28 Eylül 2023 Perşembe

Tosya'da İnkışaf ve Terakki (7 Eylül 1929)

 


TOSYA’DA İNKİŞAF VE TERAKKİ :

Harf İnkılabı Köyleri Kâmilen Cehaletten Kurtarmıştır.

Tosya 24 (U. Mu) – Kastamonu’nun 75 kilometre Cenubi Şarkisindeki Tosya’yı ikinci defa ziyaret ediyorum. Köy Kanununun azami muvaffakiyetle tatbik olunduğu bu kazanın çalışkan kaymakamı “Baha” Bey’i bu sene de köylülerinin başında buldum. Tosya kazasının ve Tosya köylerinin faaliyet rehberi olan Baha Bey, kazanın bütün köylerinin iyi yollarla ve daima görüşülebilen telefonlarla birbirine ve samimi mesaisi ile de bütün köylülerin kalplerini kendine bağlamış Baha Bey, her köylü kardeşinin hatırını, sıhhatini sorarak köylüsü ile fert fert meşgul olur.

Büyüklerinin istedikleri gibi Cumhuriyet gayelerini, Cumhuriyet imanı ile akidelerini köylüye neşreden köylüsünü her vesile ile her gün irşat eden bu çalışkan idare memuru takdire şayandır.

***

Tosya’da köyleri süratle ve rahatla otomobil içinde gezdim. Köylerde muntazam masalarda çatal, bıçak ve her türlü konfor içinde yemek yimek, köylerin kütüphanelerinde istenilen kitapları bulmak kabuldür. Köylerde okumuş, münevver köy kızları gördüm.

Ciye köyünde 13 yaşında gözlerinden zekâ fışkıran bir köylü kızı (Fatma) sorduğum suallere cevap olarak bana aynen şu sözleri söyledi.

-          Yazdığım bu yazıları, okuduğum bu kitapları hep Ulu Gazimizin sayesinde öğrendim. Biz köyler zengin [değiliz ama] rahat yaşarız. Köyde benim gibi erkek, kız çok kardeşlerim var.

Fatma vatanını, müncisini ve varlığını bilecek kadar yükselmiştir. Güzel bir yazı ile söylediklerini yazıyordu. Her köyde duyduğum yeni harfleri öğrendiklerinden, bu sayede cehaletten kurtulduklarından dolayı sürur ve şükran idi.

Tosya’da şimdi bir Köylü Bankası yapılıyor. Tosya’nın bu ihtiyacı temin edilir yollar ile, mektepler ile, gazeteler ile tam medeni bir mevcudiyet oluyor. Tosya’nın şimdi biricik şikâyeti postalarının hala Kastamonu’dan hayvanlarla nakledilmesidir.

Başmüdür Hüseyin Avni Bey bu çalışkan kazaya mutlak bu sene postayı otomobil ile naklettireceğini vadetti.

***

Tosya’dan Kastamonu’ya avdet ederken, zengin ormanlardan geçiyorum. Bu yükü servetlerimizden azami istifadeye de muvaffak olmayı temin ettim.

A. Fuat

7 Eylül 1929 – Cumhuriyet Gazetesi


27 Eylül 2023 Çarşamba

Tosyalı Küçük Hasan'ın Okuma Mücadelesi

Tosyalı Küçük Hasan

Çıktığı toprak Tosya… Bastığı toprak İstanbul… Arada kilometrolar. Gecenin karanlığında, güneşin kızgınlığında çıplak ayaklarla kilometroları aşıyor. Tren yolcusu değildir. Bazan merhametli bir şef dö trenin bir zaman misafiridir. Tren basamaklarından aşağı indiği dakikadan sonra, ayaklarını kanatan taşların, yırtık mintanından ciğerlerini donduran rüzgarların, küçücük kalbine korku veren karanlıkların misafiri, gecelerin yolcusudur.

***

Bilmece söylemiyorum. Gece karanlığında trenin ambarına saklanan, günün aydınlığında yalınayak taşları aşındıran korkular ve kaygılar içinde Tosya’dan İstanbul’a varan, Tosyalı Küçük Hasan’dır.

***

Aç, çıplak, parasız sokaklarda gezen serserileri, nebatatı bozan haşeratı toplar gibi polis topraklar… Hasan da bunların arasındadır. Hasan’ın bu serserilerden başka bir dileği var… Bu dileğin söyleneceği murad taşı, Belediye mektupçuluğu imiş…

***

Mektupçu soruyor:

-          Oğlum, sen nerelisin?

-          Tosyalıyım. Okumaya geldim. Mekteplere başvurdum. Almadılar. Anam, babam yok. Köyde üçüncü sınıfa kadar okudum. Bazan yaya, bazan trenle buraya kadar okumağa geldim.

-          Peki, amma, çocuğum, mekteblerde yer yokmuş. Seni memleketine gönderelim.

Hasan’ın içinde, Kutba varan arayıcının, varma ve yükselme hırsı, iman haline gelmiş bir aşkı var. İçinde kapatılan bu imanı, gözlerinden, anahtarı bozulmuş bir musluktan taşan taşkın bir su gibi göz yaşlarını akıtıyor.

-          Beni memleketime göndermeyin. Bana mekteb bulun… Okutun… Yahud da öldürün. Ben okuyacağım. Bir tarafa gitmem.

Mektubcu da kaygulanmış.

-          Seni bir defa da Maarif Müdürlüğüne gönderelim. Bakalım Daruşşafakada falan yer bulabilirler mi?

***

Hikâye söylemiyorum. Polisin peşinde kapı kapı dolaşan, okuma fırsatı arıyan çocuğun Tosya’dan İstanbul’a geldiğini gazetelerden öğrendim. Hasan, mekteb buldu mu bilmiyorum. Yalnız, Hasan mekteb bulursa iyi okuyacağını biliyorum. Çünkü Hasan’ı yalınayak başı kabak, kilometrolarla koşturan hırs; bir yükselme aşkı, bir tırmanma imanıdır. Amundsen’i Kutba, Pikard’ı Stratosfer’e çıkaran da bu imandır. Kaloriferli apartmanlarda, hayatın her fırsatı, her imkanı önünde olan çocuk, okumuyorsa mesulü bu kaloriferli apartmandır.

SABİHA ZEKERİYYA (SERTEL)

CUMHURİYET – 10 Ağustos 1935






25 Eylül 2023 Pazartesi

Osmanlı Döneminde Tosyalı Devlet Memurları : 11- Abdurrahman Hulusi Efendi

 

11-                 Abdurrahman Hulusi Efendi, Bayraktar-zade demekle mütearif Ömer Efendi’nin mahdumudur.

Bin iki yüz elli sene-i hicriyesinde [1835] (sene-i maliye 1250) Kastamonu vilayetinin Tosya kasabasında tevellüt eylediği nüfus tezkire-i osmaniyesi suret-i musaddakasında muharrerdir.

Muallim-i mahsustan mukaddemat-ı ulum-ı diniye ile sarf ve nahv-ı Arabi ve Farisi tahsil eylemiştir. Arabi ve Farisiye aşinadır. Türkçe kitabet eder.

Bin iki yüz yetmiş bir senesi şehr-i Ramazan-ı şerifinin dokuzunda Bursa müderrisliğine nail olup yetmiş üç senesi şehr-i Receb-i şerifi gurresinden yetmiş dört senesi Cemaziyel ahiresi nihayetine kadar Rumili Kazaskerliği tezkireciliği memuriyetinde bulunarak seksen üç senesi şehr-i Recebi’l-ferdinin yirmi üçünde rütbesi musıla-i Süleymaniye derecesine terfi ve seksen dört senesi şehr-i Ramazan-ı şerifinin gurresinde (15 Kanun-ı Evvel sene 83) bin sekiz yüz yetmiş iki kuruş maaşla uhdesine Sivas Mevleviyeti tevcih ve Zilkadaesinin on dokuzunda (1 Mart sene 84) bin beş yüz altmış kuruş tenzil ile seksen beş senesi şehr-i Şaban-ı şerifinin on sekizinde (3 Kanun-ı Evvel sene 84) mevleviyet-i mezkureden infisal ederek seksen yedi senesi şehr-i Receb-i şerifinin on beşinde muhreç payesi tevcih buyrularak seksen sekiz senesi Zilkadesi gurresinden (3 Kanun-ı Evvel sene 87) doksan senesi Cemaziyelahiresinin yirmi birine kadar (1 Temmuz sene 89) iki bin yüz altmış kuruş maaşla Kartal Kazası niyabetinde ve Zilkadesinin on beşinden (23 Mart sene 90) doksan bir senesi Zilhiccesinin ikisine kadar (26 Kanun-ı Evvel sene 91) dört bin yedi yüz elli kuruş maaşla Ankara vilayeti Divan-ı Temyiz Riyaseti’nde ve doksan iki senesi şehr-i Şaban-ı şerifinin on beşinden (2 Eylül sene 91) doksan dört senesi şehr-i Receb-i şerifinin gurresine kadar (30 Haziran sene 93) beş bin dört yüz on kuruş maaşla Tırnova ve doksan beş senesi şehr-i Receb-i şerifinin on beşinden (3 Temmuz sene 94) doksan altı senesi Cemaziyelevvelinin gurresine kadar (15 Nisan sene 95) dört bin beş yüz on kuruş maaşla İzmir ve doksan yedi senesi şehr-i Muharremu’l-haramının yirmisinden (21 Kanun-ı Sani sene 95) doksan sekiz senesi şehr-i Receb-i şerifinin beşine kadar (21 Mayıs sene 97) bin beş yüz kuruş maaşla Çekmece-i Sagir ve tarih-i mezkurdan Zilkadesinin dördüne kadar (15 Eylül sene 97) üç yüz bin beş yüz kuruş maaşla Çatalca ve tarih-i mezkurdan doksan dokuz senesi şehr-i Receb-i şerifinin yirmisine kadar (26 Mayıs sene 98) yine bin beş yüz kuruş maaşla Çekmece-i Sagir ve bin üç yüz senesi şehr-i Muharremü’l-haramının gurresinden (31 Teşrin-i Evvel sene 98) üç yüz iki senesi şehr-i Ramazan-ı şerifinin on beşine kadar (16 Haziran sene 301) muharreru’l-miktar maaşla yine kaza-i mezkur ve bin üç yüz üç senesi şehr-i Şabani’l-muazzamı gurresinden (21 Haziran sene 302) bin üç yüz beş senesi şehr-i Şabani’l-muazzamı gurresine değin (30 Mayıs sene 304) bin beş yüz kuruş maaşla Beykoz ve şehr-i Ramazan-ı şerifinin gurresinden (30 Nisan sene 304) bin üç yüz yedi senesi şehr-i Ramazan-ı şerifi gurresine değin (9 Nisan sene 306) üç yüz bin beş yüz kuruş maaşla Tekfurdağı niyabet-i şeriyelerinde bulunmuş ve üç yüz sekiz senesi şehr-i Ramazan-ı şerifinin dördünden itibaren (1 Nisan sene 307) şehri iki yüz elli kuruş tarik maaşı tahsis ve Zilkadesi gurresinde (23 Mayıs sene 307) bin beş yüz kuruş maaşla yine Çekmece-i Sagir Niyabet-i Şeriyesine tayin buyrulmuş ve doksan yedi senesi Şevvali gurresinden itibaren bir sene müddetle dört bin seksen beş k uruş maaşla bilad-ı hamseden Edirne mevleviyetini zabt eylemiştir.

Bulunduğu niyabetlerde müddet-i istihdamıyla kemiyet-i maaşını ve Kartal ve İzmit niyabetlerinden hasebi’l-icap azil ve üçüncü defaya Çekmece-i Sagir niyabetinde üç mah kadar bulunduğunu mutazammın tercüme-i hal varakası zahrına meclis-i intihab-ı hükkam-ı şer‘den muharrer derkenar ve Ankara vilayeti divan-ı temyiz riyasetinde müddet-i istihdamıyla kemiyet-i maaşını havi makam-ı fehamet-i ittisam-ı cenab-ı sadaret-penahi ile Maliye Nezaretinin makam-ı mualla-yı meşihat-penahiye meb‘ûs 17 Cemaziyelevvel sene 1310 ve 23 Rebiulahir sene 1310 tarihli tezkire-i cevabiyeleri ile Teşrifati-i Divan-ı Hümayunun müzekkiresi ve tarik ve Sivas ve Edirne mevleviyetleri maaşlarının maaşlarının kemiyatıyla muhreç payesinin tarih-i tevcihini mübeyyin muhasebe-i ilmiyenin 7 Kanun-ı Sani sene 308 tarihli derkenarıyla Bab-ı Fetva Sicill-i Ahval Şubesinin 15 Zilkade sene 310 tarihli müzekkiresi ve (…) ilmiyesinni tevcihi tarihlerini müşir meşihat-ı ülya mektupçuluğunun derkenarı ve nüfus tezkire-i Osmaniyesinin suret-i musaddakası asıl tercüme-i hal varakasıyla hıfz edilmiştir.

Fi 16 Rebiulahir sene 1313 ve fi 23 Eylül sene 1311 (8 Ekim 1895)


5 Eylül 2023 Salı

Tosya'da Deştimen - Suyolcu Beratı

Suyolcu (Deştimen) suyun kaynağından bulunup düzenli biçimde akıtılmasına kadar olan bütün faaliyetleri icra eden bir meslek dalıdır.  Tosya’da suyolculara kır bekçisi anlamına gelen deştimen ismi de verilmektedir. Tosya’da deştimen beratını yayınlamadan önce suyolcu hakkında kısa bir bilgilendirmede bulunalım istedik.

Suyollarının yapımı, bakım ve onarımı, korunması, suların ölçülmesi ve dağıtılmasıyla ilgili bütün işler bu meslek dalının çalışma alanını meydana getirir. Osmanlı toplum hayatında diğer bayındırlık hizmetleriyle beraber şehirlere su getirme işine de büyük önem verilmiş ve bu amaçla büyük harcamalara girişmekten kaçınılmamıştır. Devlet tarafından yaptırılan suyollarından başka bazı hayır sahiplerinin kurdukları vakıflar yoluyla getirdikleri sular da şehir sularına katkı sağlamıştır.

Suyolculuk Osmanlı Devleti’nin her yerinde faaliyet gösteren kaldırımcılık, köprücülük, taşçılık, dülgerlik, nakkaşlık gibi bir meslek dalıdır. Suyolcuların dışında suyollarının korunması için suyolu korucuları, bentlerin ve kaynak sularının korunması için bend muhafızları tayin edilirdi. Bunlar işin teknik yönünden sorumlu olmayıp sadece suyollarına tabiat ve insanlar tarafından gelebilecek zararları önlemek ve meydana gelen hasarları ilgililere haber vermekle görevliydi.

Suyolculuk ile görevlendirilenler hizmetlerinin karşılığında haraç, ispence, avârız ve tekâlîf-i örfiyye gibi vergilerden muaf tutulurdu. Suyollarını denetlemek, suyollarının bakım ve onarımını sağlamak, suyollarını korumak ve suların miktarını ölçmek ve suyu adaletle dağıtmak, yapılan harcamaları hesaplamak görevleri arasındaydı. Suyolcu tayin edilenlerin ellerine padişah beratı verilir, beratlarda isimleri, görevleri, kazançları, vergi muafiyetleri belirtilirdi. Bir suyolcu kadrosu ölüm veya feragat sebebiyle boşaldığı zaman yeri hemen doldurulurdu. Ölen suyolcunun oğlu varsa bu görev öncelikle ona verilir, yoksa gönüllü olan biri tayin edilirdi. Yeni suyolcuya getirildiği kadronun vergi muafiyetlerini gösteren berât-ı hümâyun verilirdi. Ellerinde padişah beratı olan suyolcular, vergi memurlarının baskıları karşısında şikâyette bulunabilmek için bu belgeleri gösterirlerdi.

Suyolculara vergi muafiyetlerinden başka yaptıkları işin derecesine göre belirli bir ücret verilebilirdi. Vakıf kadrolarında bulunan suyolculara maaşları vakıf yönetimi tarafından çalıştıkları gün sayısına göre ödenirdi. Bayramlarda ve dinî günlerde halkın diğer esnaf gruplarına olduğu gibi suyolculara da yardımda bulunulması ve hediye verilmesi âdettendi. Saraya bağlı bir suyolcu aylığı yanında günde bir çift fodula (ekmek), pirinç, zeytinyağı, soğan, tuz, fasulye, et, yağdan ibaret erzak ve mum alırdı. Vakıf suyollarında çalışan suyolcular vakıf kadrolarında bulunmasalar bile imâretten yemek yiyebilirlerdi.

Suyolcu suyun kaynağından bulunup düzenli biçimde akıtılmasına kadar olan bütün faaliyetleri icra eden bir meslek dalıdır.  Tosya’da suyolculara kır bekçisi anlamına gelen deştimen ismi de verilmektedir. Tosya’da deştimen beratını yayınlamadan önce suyolcu hakkında kısa bir bilgilendirmede bulunalım istedik.

Suyollarının yapımı, bakım ve onarımı, korunması, suların ölçülmesi ve dağıtılmasıyla ilgili bütün işler bu meslek dalının çalışma alanını meydana getirir. Osmanlı toplum hayatında diğer bayındırlık hizmetleriyle beraber şehirlere su getirme işine de büyük önem verilmiş ve bu amaçla büyük harcamalara girişmekten kaçınılmamıştır. Devlet tarafından yaptırılan suyollarından başka bazı hayır sahiplerinin kurdukları vakıflar yoluyla getirdikleri sular da şehir sularına katkı sağlamıştır.

Suyolculuk Osmanlı Devleti’nin her yerinde faaliyet gösteren kaldırımcılık, köprücülük, taşçılık, dülgerlik, nakkaşlık gibi bir meslek dalıdır. Suyolcuların dışında suyollarının korunması için suyolu korucuları, bentlerin ve kaynak sularının korunması için bend muhafızları tayin edilirdi. Bunlar işin teknik yönünden sorumlu olmayıp sadece suyollarına tabiat ve insanlar tarafından gelebilecek zararları önlemek ve meydana gelen hasarları ilgililere haber vermekle görevliydi.

Suyolculuk ile görevlendirilenler hizmetlerinin karşılığında haraç, ispence, avârız ve tekâlîf-i örfiyye gibi vergilerden muaf tutulurdu. Suyollarını denetlemek, suyollarının bakım ve onarımını sağlamak, suyollarını korumak ve suların miktarını ölçmek ve suyu adaletle dağıtmak, yapılan harcamaları hesaplamak görevleri arasındaydı. Suyolcu tayin edilenlerin ellerine padişah beratı verilir, beratlarda isimleri, görevleri, kazançları, vergi muafiyetleri belirtilirdi. Bir suyolcu kadrosu ölüm veya feragat sebebiyle boşaldığı zaman yeri hemen doldurulurdu. Ölen suyolcunun oğlu varsa bu görev öncelikle ona verilir, yoksa gönüllü olan biri tayin edilirdi. Yeni suyolcuya getirildiği kadronun vergi muafiyetlerini gösteren berât-ı hümâyun verilirdi. Ellerinde padişah beratı olan suyolcular, vergi memurlarının baskıları karşısında şikâyette bulunabilmek için bu belgeleri gösterirlerdi.

Suyolculara vergi muafiyetlerinden başka yaptıkları işin derecesine göre belirli bir ücret verilebilirdi. Vakıf kadrolarında bulunan suyolculara maaşları vakıf yönetimi tarafından çalıştıkları gün sayısına göre ödenirdi. Bayramlarda ve dinî günlerde halkın diğer esnaf gruplarına olduğu gibi suyolculara da yardımda bulunulması ve hediye verilmesi âdettendi. Saraya bağlı bir suyolcu aylığı yanında günde bir çift fodula (ekmek), pirinç, zeytinyağı, soğan, tuz, fasulye, et, yağdan ibaret erzak ve mum alırdı. Vakıf suyollarında çalışan suyolcular vakıf kadrolarında bulunmasalar bile imâretten yemek yiyebilirlerdi.

KONU :

Tosya’da bulunan Seydioğlu Vakfına ait suyun deştimen ve suyolcusu olarak Hacı Hasan’ın tayin edilmesine dair berat. 28 Ekim 1753

 


METİN:

Nişân-ı şerîf-i âlîşân-ı sâmî-mekân-ı Sultânî tuğrâ-yı garrâ-yı cihân-sitân-ı hakānî nüffize bi’l-avni’r-rabbânî hükmü oldur ki;

Medîne-i Tosya’da vâki merhûm Seydîoğlu Vakfı olan suyun deştibân ve suyolcusu olan işbu râfi‘u tevkî‘-i refî‘-i hâkânî el-Hâc Hasan nâm kimesne bi’l-fi‘l mutasarrıf olup bî-berât olmağla Dersaâdetimden Seydî (….defter kesik…) müceddeden berât-ı âlî-şânım virilmek bâbında kâdîsı nâibi Mevlana İsmail zîde ilmuhû arz itmeğin (….kesik…) üzere sadaka idüp bu berât-ı hümâyûn-ı saâdet-makrûnu virdim ve buyurdum ki;

Ba‘de’l-yevm merkûm varup (…kesik…) olan suyun kemâ fi’l-evvel deştibân ve suyolcusu olup hıdmet-i lâzimesin mer‘î ve müeddî kıldık(…kesik…) üslûb-ı sâbık üzere mutasarrıf olup vâkıfın rûhu ve devâm-ı ömr ü devletiyçün duâya müdâvemet ol bâbda taraf-ı âhardan bir ferd mâni‘ ve mezâhim olmayup asla fasl u taarruz kılmayalar şöyle bileler alâmet-i şerîfe i‘timâd kılalar tahrîran evâhir-i Zilhicce sene sitte ve sittîn ve mie ve elf  (30 Zilhicce 1166 – 28 Ekim 1753)

Be-makâm-ı Kostantıniyyeti’l-mahrûse (İstanbul)


16 Ağustos 2023 Çarşamba

Tosya'da Tekke Hamamı Hadisesi (1907)

Azledilen Tosya Kaymakamı İzzet Bey’in yerine tayin edilen Iskırapar eski Kaymakamı Ahmet Remzi Efendi’nin oğlunun içinde kadınlar olduğu halde Tekke hamamında yıkanması hadisesi.

KONU: Tosya kazası Kaymakamı İzzet Bey hakkındaki şikâyetlerden dolayı yapılan tahkikat sonucu azliyle yerine Ahmet Remzi Efendi’nin tayini ve Ahmet Remzi Efendi’nin oğlu Tosya kasabasında Tekke Hamamı adlı kadın hamamına girdiğinden hakkında gerekli muamelenin yapılması. 9 Safer 1325 (24 Mart 1907)

METİN:

Tosya kazası Kaymakamı İzzet Bey’in bazı müsavi ahvali hakkında vuku bulan şikâyât üzerine bera-yı tahkik mahalline gönderilen Meclis-i İdare-i Vilayet azasından Münir Bey tarafından icra kılınıp leffen takdim kılınan varaka-i tahkikiye mündericatından anlaşılacağı veçhile kaymakam-ı muma ileyhin bazı ef‘âl-i mezmumeye cüret ve mehâm-ı muamelat-ı hükümette iltizam ettiği betâet ve adem-i mübâlâtı hasebiyle idareten azliyle yerine erbab-ı iktidar ve iffetden diğerinin tayini Kastamonu Vilayeti’nden bi’l-vurud havale buyrulan 8 Şubat sene 322 tarih ve üç yüz altmış sekiz numaralı tahriratta iş‘âr olunmuştur.

Suret-i iş‘âra nazaran muma ileyhin devam-ı memuriyeti haiz olamayacağından azliyle üçüncü sınıftan olan mezkur Tosya Kaymakamlığına sınıf-ı mezbure müntehap mülaziminden Iskırapar Kaymakam-ı sabıkı Ahmet Remzi Efendi’nin tayini nezd-i ali-i nezaretpenahilerinden rehin-i tensip buyrulduğu takdirde ifa-yı muktezası zımnında mezkur tahrirat ve melfufunun ve muma ileyh Ahmet Remzi Efendi’nin tercüme-i hal varakasının musaddak suretleri leffen takdim kılınmıştır. Ol babda emir ve ferman hazret-i men lehu’l-emrindir.

Fi 4 Safer sene 325 ve fi 5 Mart sene 323 (19 Mart 1907)


Dâhiliye Mektubi Kalemi

Huzur-ı ali-i hazret-i sadaret-penahiye

Tosya kazası Kaymakamı İzzet Bey hakkında vuku bulan şikayet üzerine bera-yı tahkik mahalline gönderilen meclis-i idare-i vilayet azasından Münir Bey tarafından icra kılınan tahkikat neticesinde muma ileyhin bazı efal-i mezmumesi ve muamelat-ı hükümettte betaet ve adem-i mübalatı anlaşıldığından bahisle azliyle yerine münasibinin tayini Kastamonu vilayetinden vurud eden tahriratta izbar olunmuştur. İşar-ı vilayete nazaran muma ileyhin devam-ı memuriyetini haiz olamayacağından azliyle üçüncü sınıftan olan mezkur kaymakamlığa sınıf-ı mezbura müntehap mülaziminden Iskırapar kaymakam-ı sabıkı Ahmet Remzi Efendi’nin tayini bi’t-tensip mezkur tahrirat ve melfuf varaka-i nemika suret-i musaddakası ile Remzi Efendi’nin tercüme-i hal varakası leffen takdim kılındı. İcra-yı sami-i sadaret-penahilerine menuttur. Ol babda 9 Safer sene 328 ve 10 Mart sene 323 (24 Mart 1907)

Kastamonu vilayet-i celilesine

Tosya kazası kaymakamlığına tayin buyrulduğu evvelce bildirilen Ahmet Remzi Efendi’ye hıdmete mübaşereti tarihinden itibaren şehri bin yüz yirmi beş kuruş maaş tahsis kılındığından oraca da muktezasının tevfikat-ı mukarrere hakkında hükm-i nizamın icrası ve vazifeye mabaşeretiyle selefinin infikaki tarihlerinin ve harcırahı olan üç yüz seksen yedi kuruş otuz paranın yüzde beşi Bab-ı Ali Teshilat Sandığına gönderilmek üzere mahalli muvazenesine dahil bulunan harcırah tertibinden tesviye ve ifasıyla cedvel-i masarıfata idhali senedinin muhasebe ifadesiyle beyana mübaşeret kılındı. Evrakı muhasebeye

28 Rebiulahir sene 325 ve fi 28 Mayıs sene 323 (11 Mayıs 1907)

Huzur-ı âlî-i hazret-i sadaret-penahiye

Reşide-i dest-i tekrim olan 17 ve 20 Haziran sene 323 tarihli ve bin yüz on sekiz ve bin yüz kırk üç numaralı tezkire-i samiye-i fehimaneleri cevabıdır.

Tosya kazası kaymakam-ı sabıkı Remzi Efendi’nin oğlu İbrahim’in Tosya kasabasında Tekye Hamamı namıyla maruf hamama kadınların bulunduğu sırada girip istihmam eylemesi her ne kadar bir gûne su-i niyete makrun olmayup adet-i mahalliyeye adem-i vukuf hasebiye vukua gelmiş bir hareket ise de kaymakam-ı muma ileyhin vakadan haberdar olmasını müteakip oğluyla buna rehberlik eden jandarma neferi hakkında muktezi muameleyi derhal ifa ve heyecanın teskinine ait muameleyi icra etmesi lazım gelirken bu babda betaeti görülmüş ve kendisinin bundan dolayı ba irade-i seniyye-i hazret-i padişahi infisali vuku bulmuş bulunduğu gibi salifu’z-zikr zabtiye neferinin de kaydı terkin kılınmış idiğine dair Kastamonu vilayet-i celilesinden gelen 12 Temmuz sene 323 tarihli ve yüz elli numaralı tahrirat manzur-ı sami-i cenab-ı fehimaneleri buyrulmak üzere leffen takdim olundu ol babda

KONU : Tosya Kaymakamı İzzet Bey’in azledilerek yerine Iskırapar eski Kaymakamı Ahmet Remzi Efendi’nin tayini.

 METİN :

Dahiliye nezaret-i celilesine

Tosya kazası kaymakamı İzzet Bey’in hasbe’l-lüzum azliyle yerine Iskırapar kaymakam-ı sabıkı Ahmet Remzi Efendi’nin tayini hususuna 9 Safer sene 325 tarihli ve 98 numaralı tezkire-i devletleri üzerine memuriyet-i mülkiye komisyonunun kararıyla bi’l-istizan 14 Rebiulahir sene 325 tarihinde irade-i seniyye-i hazret-i hilafet-penahi şeref-sudur buyrulmuş olmağla icra-yı icabına himmet

15 Rebiulahir sene 325 ve fi 15 Mayıs sene 323 (28 Mayıs 1907)

KONU : Tosya kaymakamının oğlunun bir zabtiye ile kadınlara mahsus hamama giderek kadınlar bulunduğu halde yıkanmak istemesi üzerine tahkikat icrası için vilayet evrak müdürünün gönderildiği.

METİN :

Dahiliye nezaret-i celilesine

Bir hafta evvel mahall-i memuriyet-i celilesine gitmiş olan Tosya kazası Kaymakamının mahdumu bir zabtiye ile kadınlara mahsus hamama giderek kadınlar mevcud olduğu halde istihmam etmiş olmasından dolayı heyecana gelen ahali-i kazanın vuku bulan müracaatı ve müstediyatından ve ol babda icra edilen tebligattan bahisle bazı ifadatı ve vilayet evrak müdürünün mahallinde icra-yı tahkikata memur edilerek izam kılınmış olduğunu mutazammın Kastamonu vilayetinden varid olan 16 Haziran sene 323 tarihli telgraf leffen savb-ı devletlerine gönderilmekle iktizasının serian ifa ve ibnası ve melfufunun iadesine dair.

19 Ca sene 325 ve fi 17 Haziran sene 323 (30 Haziran 1907)

KONU: Oğlu kadınların bulunduğu sırada Tekke Hamamına girip yunan Tosya Kaymakamı Remzi Efendi’nin azil ve tebdili.

 METİN:

Dahiliye nezaret-i celilesine

Kastamonu vilayeti dahilinde Tosya kazası kaymakamının azil ve tebdil edilmesi şeref-sadır olan irade-i seniyye-i hazret-i hilafet-penahi icab-ı alisinden bulunduğu mabeyn-i hümayun-ı mülûkane başkitabet-i celilesinden ba tezkire-i hususiye tebliğ kılınmağla ber-mantuk-ı emr ve ferman-ı hümayun-ı şahane ifa-yı muktezasına himmet

Fi 22 Ca sene 325 ve fi 20 Haziran sene 323 (3Temmuz 1907)

Kastamonu Vilayeti

Mektubi Kalemi

Aded

150

 

Dahiliye Nezaret-i Celilesine

Devletlü efendim hazretleri

Tosya kazası kaymakam-ı sabıkı Remzi Efendi’nin mahdumu İbrahim Efendi’nin Tosya kasabasında Tekye Hamamı namıyla maruf hamama kadınların bulunduğu bir sırada girmesinden dolayı kaza-i mezbûr ahali-i İslamiyesinden bir kısmının heyecana gelerek telgrafla vaki olan şikayatı üzerine mahalline vilayet evrak müdürü izzetli Nuri Efendi bi’l-izam icra ettirilen tahkikat neticesinde muma ileyh İbrahim Efendi’nin bera-yı istişfa gittiği mezkur hamama adet-i mahalliyeye adem-i vukufu hasebiyle kadınların bulunduğu esnada giderek istihmam etmesine her ne kadar hamamcı kadın muvafakat ve hamam derunundaki kadınlar da kapılarını kilimle kapattıkları diğer hatunlara çekilerek muhafaza-i mesturiyet eyledikleri ve kendisinin bu suretle hamama duhulü bir gûne su-i niyetine makrûn ve o sırada nazar-ı dikkati calip başka bir hali ve hareketi de meşhûd olmadığı anlaşılmış ise de velev istişfa maksadıyla olsun hamama kadınların bulunduğu esnada duhulü mugayir-i şi’âr-ı edeb ve iffet bir hareket olduğu cihetle kaymakam-ı muma ileyhin vakadan haberdar olmasını müteakip mahdumuyla buna rehberlik eden jandarma neferi hakkında muktezi muamelenin derhal ifasıyla heyecanın sirayet ve tevessüünden evvel teskinine ait tedabiri ittihaz ve icra etmesi lazım gelir iken bu babda betaeti anlaşılmış ve bundan dolayı ba-irade-i seniyye-i hazret-i padişahi infisali vuku bulmuş ve ahval ve muamelat-ı sairesince başka bir yolsuzluğu işidilmemiş ve bu işteki hareket-i vazife naşinasanesiyle(?) ahval-i maruza-i gayr-ı maraziyenin hudusuna sebep teşkil ettiği anlaşılan nefer-i merkumun terhiben li’l-emsal kaydı terkin ve hamamcı kadınlar hakkında muamele-i mukteziyenin ifası dahi cihet-i adliyeye tevdi ettirilmiş olmağla ol babda emir ve ferman hazret-i men lehu’l-emrindir.

Kastamonu Valisi es-Seyyid Mustafa Nazım

Fi 14 Cemaziyelahir sene 325 ve fi 12 Temmuz sene 323 (25 Temmuz 1907)

BÂB-I ÂLÎ

Dâire-i Sadâret

Mektûbî Kalemi

Aded

2164

 

Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki;

Resîde-i dest-i tekrîm olan 17 ve 20 Haziran sene 323 tarihli ve bin yüz on sekiz ve bin yüz kırk üç numaralı tezâkir-i samiye-i fehîmâneleri cevabıdır.

Tosya kazası kaymakam-ı sabıkı Remzi Efendi’nin oğlu İbrahim’in Tosya kasabasında Tekye Hamamı namıyla maruf hamama kadınların bulunduğu sırada girip istihmam eylemesi her ne kadar bir gûne su-i niyete makrûn olmayıp adet-i mahalliyeye adem-i vukuf hasebiyle vukua gelmiş bir hareket ise de kaymakam-ı muma ileyhin vakadan haberdar olmasını müteakip oğluyla buna rehberlik eyleyen jandarma neferi hakkında muktezi muameleyi derhal ifa ve heyecanın teskinine ait muameleyi icra etmesi lazım gelir iken bu babda betâeti görülmüş ve kendisinin bundan dolayı ba irade-i seniyye-i hazret-i padişahi infisali vuku bulmuş olduğu gibi salifu’z-zikr zabtiye neferinin de kaydı terkin kılınmış idiğine dair Kastamonu vilayet-i celilesinden gelen 12 Temmuz sene 323 tarihli ve yüz elli numaralı tahrirat manzur-ı sami-i cenab-ı fehîmâneleri buyrulmak üzere leffen takdim olundu. Ol babda emir ve ferman hazret-i veliyyi’l-emrindir.

Fi 27 Cemaziyelahir sene 325 ve fi 25 Temmuz sene 323 (7 Ağustos 1907)














24 Temmuz 2023 Pazartesi

1910'da Tosya'da Namazgah Olayları

 NAMAZGAH OLAYLARI

Tosya tarihinde iki defa ayaklanma meydana gelmiştir. Birincisi ağalar ayaklanması. 2. si ise Namazgâh olayları olarak kayıtlara geçmiştir. Ağalar ayaklanması iki ağa sülalesi arasında kız alıp verme konusundan çıkmış. ve 18 kişi ölmüştür. 2. ayaklanma ise Namazgah ayaklanmasıdır.

Olay 1910 yılında düzenlenen festivalde pehlivanlar güreşinde olur.

1215 yılında Tosyayı fetheden Hamza Baba İlk fethedilen yere namazgah yapar. Üstü kapalı ve iki kapılı olarak yapılan namazgahta 1910 pehlivan güreşlerinin, havanın yağışlı olması nedeniyle yapılmasına karar verilir.

Bu durumu ahaliden bazıları hoş karşılamazlar. Çünkü orada güreş merasimi öncesinde çalgı çalınır ve müzik eşliğinde oyun oynanır.

Hakıklı Babanın dervişlerinden Arifin Deli Mahmut, Çarşıyı baştan başa dolaşır ve:

"Ümmet-i Muhammed öldü mü? Nereye gitti? Namazgahta köçek oynatıyorlar" der.

Esnafın ellerinde dükkanların tahta kepenklerinin sırıkları vardır. Namazgahta köçekleri döven halk daha sonra buna izin verilmesine kızarak hükümet binasını kuşatır. Binanın camlarını kırarlar, memurları döverler.

Kaynak: Tosya dergisi

Derleyen : Hayta İbrahim BÜYÜKACAR

 

KONU : Tosya’da kurulan panayırda tertip edilen güreş esnasında namazgaha rakkas ve çalgı götürülmesi üzerine çıkan hadiselerle ilgili tahkikat ve takibat icrası

METİN  :

Dâhiliye Nezaret-i Celilesine

Tosya’da kurulan panayır münasebetiyle bu gün kaymakam-ı kaza yanında hakim müftü belediye reisi olduğu halde güreş icrası içün ittihaz edilmiş olan namazgah-ı umumiyeye rakkas ve davul ikamesiyle bi’d-duhul efrad-ı ahaliden bir takım kesanı toplamakda olduklarını görmeleriyle dört bini mütecaviz ahali ulema meşayihi bi’l-istishab ahali-i mezkuru hemen tatil eylemişlerse de kaymakamın hükümete iltica etmesiyle zabıta tarafından ahali üzerine silah atıldığı ve kaymakam ile müftü ve ibtidai muallimi ve polis ve doktor ve belediye reisi ve zabıta memuru ve silah istimal eden jandarma efradının işten el çektirilmesi ve bu işte mahkeme azasından Hacı Faik Efendi’nin dahil olduğu umum ahali namına Müderris Hüseyin ve Mehmed ve Kadiri Şeyhi Mehmed ve diğer dört aza ile alınan telgrafnamelerde işar ve muma ileyhim kaldırılmazsa telgrafhaneden gitmeyecekleri ilaveten tezkar edilmesi üzerine hadise suret-i vukuuyla temin-i inzibat içün ittihaz edilmiş olan tedabirin ve mahall-i asayiş hâlâta cüret olunmuş ise mütecasirlerinin tedibi emrinde ne yapıldığının ve başkaca bir kuvvete ihtiyaç var ise keyfiyetin işarı kaymakamlığa derhal yazıldıysa da gerek işbu telgrafın gerekse re’sen vakaya dair kaymakamlığa yazılan telgrafların teatisine müctemian tarafeynden mümanaat olunduğu telgraf başmüdiriyetinden ifade olunmağla hakikat-i hal anlaşılamadı müteakiben redif binbaşı vekilinin telgrafhanede olduğu haber verilmesiyle kable’t-tahkikat hiçbir memur hakkında bir muamele yapılamayacağının ve tarz-ı mebsutadaki hareket ictimaat-ı umumiye kanununa mugayiratı hasebiyle dağıtılmaları vücubunun suret-i  katiyede icab edenlere tefhimat ve dağlımadıkları halde efrat-ı ihtiyatiyenin jandarmaya kuvvete izhar olarak ifa-yı vazife eylemesi icab idüp binaen aleyh içtimaın suret-i meni hakkındaki Eylül 324 tarihli nizamname hükmünün tamamen infazı yazılarak alınan cevabnamede suret-i işar ahaliye tefhim ve nasayih-i lazime icra olunmuş ise de muma ileyhimayı istemediklerini ve tahkikat-ı seria icrasıyla kendilerince kanaat gelmedikçe dağılmayacakları cevabını verdikleri beyan edilmiştir bunun üzerine merkezden memurin-i adliye ve jandarmadan mürekkeb bir heyetle tedarik olunabilen jandarma kuvveti yola çıkarıldığı gibi icabı kadar efrad-ı ihtiyat sevki lüzumu da fırka kumandanlığına tebliğ edildi bu dakikada alınan malumata nazaran ahali-i mezkurenin gece saat birde dağıldıkları anlaşıldı ol babda

Fi 13 Ağustos sene 326/26 Ağustos 1910

Kastamonu Valisi

 

Dâhiliye Nezaretine

Dün akşamki telgraf zeyline müctemiinin telgrafhaneden dağılmaları üzerine Tosya Kaymakamlığından gece alınan telgrafname ile şimdi gelen tahriratta evvelce ilan olunan program icabınca Cuma namazından sonra hem güreş yapmak ve hem de konferans verilmekle beraber iane-i bahriye içün mübayaa olunan at mevki-i müzayedeye konulmak üzere duhuliyenin bir intizam tahtında temini zımnında Mekteb-i Rüşdiye bahçesinde içtima edildiği halde bazı erbab-ı fesadın teşvikatıyla bir takım serseri gürühü bağçeye hücum ve polis ağır surette cerh ve bazı kimseleri darb ve tahkire cüretle beraber mezkur atı gasb ederek ortalığa şûriş vermeleri üzerine hükümet konağına iltica eyledikleri halde orayı da ablukaya alarak meşrûtat-ı şikenâne bazı ahvale cüret etmeleriyle vuku bulan teklifat ve evamiri dinlemeyip havaya iki el silah attırarak içtima dağılmış ise de bu defa dahi telgrafhaneyi taht-ı tazyike aldıkları ve binan aleyh buradaki içtimaı da dağıtmak tahrirat temin etmek üzere Tabur Kumandanı Şemsi Efendi’yi birkaç askerle telgrafhaneye götürdüğü halde onu da bırakmadıkları beyan edildi bu gün saat on iki de kaymakam beyden alınan telgrafnamede ise sükûnet takarrür ederek herkes vazifesiyle meşgul olduğu bildirildi gece çıkarılan heyet-i tahkikiyenin de şu saatlerde Tosya’ya vusulü memul olup sirayet-i nisa olanların temin-i esbabına tesri edilecektir ol babda fi 14 Ağustos sene 326

Kastamonu Valisi

 

 Dahiliye Nezareti Muhaberat-ı Umumiyesi

Kastamonu Vilayetine Telgraf

Fi 13 ve 14 Ağustos 326 sene /27 Ağustos 1910 Tosya’da zuhur eden hadise şayan-ı ehemmiyet olduğundan tahkikat-ı amîka icrasıyla meşûm ve muhrikleri hakkında takibat-ı kanuniye ifası ve ifadat-ı vakıa ve mühimme memurinden bazılarının Namazgâha rakkasi ve çalgı getürdükleri sahih ise haklarında muamele-i lazimede bulunulmak üzere bu cihetin dahi tahkikiyle neticesinin ifası mutanazzırdır.

16 Ağustos 1326/29 Ağustos 1910

 

20 Temmuz 2023 Perşembe

Osmanlı Döneminde Tosyalı Devlet Memurları : 10- Mehmet Refik Efendi

 TOSYALI DEVLET MEMURLARI - 10



10-      Mehmet Refik Efendi, Tosyalı Osman Ağa’nın oğludur.

Bin iki yüz seksen üç sene-i hicriyesinde Tosya’da tevellüt etmiştir.

Mahalli sıbyan mektebinde mukaddime-i ulum-ı diniye ve mekteb-i rüşdiyede Arabiden izhar ve Farisiden Gülistan ve Coğrafya ve Hendese okumuştur. Türkçe okur-yazar.

Bin iki yüz doksan sekiz senesi Zilhiccesinde on beş yaşında İskilip Telgrafhanesine mülazemeten dahil olup üç yüz bir senesi Rebiulevvelinin yirmi beşinde (11 Kanun-ı Sani sene 1299) iki yüz otuz yedi kuruş maaşla Tosya Merkezi Muhabere memuriyetine tayin ve sene-i mezkure Cemaziyelahiresinin (27 Mart sene 1300) üç yüz seksen kuruş maaşla Kengırı Merkezi Muhabere memuriyetine nakil ve terfi olunarak üç yüz üç senesi Zilhiccesinin yirmi dördünde (10 Eylül sene 1302) istifaen infisal eylemiş ve üç yüz dört senesi Muharremü’l-haramının yirmi beşinde (1 Teşrin-i Evvel sene 1303) iki yüz otuz yedi kuruş aylıkla tekrar Tosya Merkezi Muhabere memuriyetine ricat ederek üç yüz sekiz senesi Şevvalinin on beşinde (11 Mayıs sene 1307) dört yüz kuruş şehriye ile Kastamonu merkezi muhabere memuriyetine tahvil ve terfi olunmuştur.

Telgraf ve Posta Nezaretinden tercüme-i hal varakası muvafık-ı nefsu’l-emirdir diye tasdik olmuştur. Fi 24 Cemaziyelahir sene 1312 ve fi 10 Kanun-ı Evvel sene 1310


Delidevrez Çayı Mutlaka Islah Edilmelidir.

“Tosya”nın bir ihtiyacı “Delidevrez” Çayı Mutlaka Islah Edilmelidir. Tosya (Hususi) – Tosya’nın en hayati, fakat çok müşkül; en kazançlı...