Tosya'nın Kısa Tarihi



TOSYA ŞEHRININ KURULUŞ VE GELIŞMESI
Tosya şehrinin tarihten günümüze kadar gelen bir yerleşim yeri olmasında içinde bulunduğu situasyon şartları yani geniş çevre şartları etkili olmuştur. Devrez Çayı ve ona kuzeyden karışan Deringöz ve Gevur çaylarının getirdiği materyaller sonucu oluşan Tosya Ovası’nın kuzeyinde yer alan Tosya şehri, gerek verimli topraklarının genişliği ve gerekse su kaynaklarının çokluğu sebebiyle büyük bir tarımsal potansiyele sahip bulunmaktadır. Bu tarımsal potansiyelinin yanı sıra, şehir Kuzey Anadolu Fay Kuşağı olarak adlandırılan ülkemizin en büyük fay hattının da geçtiği doğal bir olukta olması dolayısıyla ulaşım açısından önemli bir yerdedir. Anadolu’nun doğusunu batısına bağladığı gibi, gerisindeki Tosya Ilgaz Geçidi vasıtasıyla İç Anadolu’yu da Karadeniz’e bağlayan Tosya şehri, ulaşım açısından taşıdığı bu stratejik özelliklere bağlı olarak tarihte önemli bir menzil noktası hatta derbent yapılmıştır.
Akarsuların şehirlerin kuruluş ve gelişmeleri üzerinde oldukça büyük rolleri bulunmaktadır.3 Tosya şehrinin de kuruluş gelişmesinde günümüzde şehri ikiye bölerek akan Kuruçay’ın büyük rolünün olduğu ortadadır. Eski Tosya şehrinin ilk nüvesi olan Tosya Kalesi hem bir tepe üzerinde bulunması ve hem de Kuruçay Vadisi’nin doğal bir hendek vazifesi görmesi dolayısıyla tehlikelere karşı nispeten korunaklı bir durumda bulunmaktaydı. Bu sebeple Tosya Şehri öncelikle kalesi içerisine sığınmış ve zamanla Türk hâkimiyetiyle birlikte ortaya çıkan güven ortamı içerisinde şehir önce kalenin eteklerinden Kuruçay’ın vadisine daha sonra da Kuruçay’ın karşı yamaçlarına doğru büyümüştür.
Tosya şehrinin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak bu yörenin yerleşme tarihinin, Bayat köyüne bağlı Taşkaynar mahallesinin sınırları içerisinde yer alan Yücektepe Höyüğü’nden çıkan kalıntılara göre kalkolitik Çağa kadar indiği ileri sürülmektedir. Yücektepe Höyüğü Devrez Çayı’nın hemen kenarında yükselmektedir. Bu höyükten çıkarılan seramik parçalarının Bakır Çağı’na ait olduğu ifade edilmiştir.
Tosya şehrinin ilk bilinen adı Ptolemaios’dan öğrendiğimize göre Zooka’dır. Daha sonraki dönemlerde Doceia isimli bir ailenin Tosya yöresine hakim olmasıyla Tosya’ya Doceia adı verilmiştir. Anadolu’nun tarihi coğrafyasıyla ilgili en önemli eserlerden birisini yazan W. Ramsay’de eserinde Doceia’nın bugünkü Tosya şehri olduğunu belirtmektedir. Ancak Osman Turan’a göre, tarihte geçen Doceia, günümüzdeki Tosya şehri değildir. Osman Turan, P. Wittek’e dayanarak, Doceia’nın Tosya değil Tokat olduğunu söylemiş ve bu görünüşü Danişmendname’yle destekleyerek, Danişmendname’de geçen Tukiya adının Tosya olduğunu belirtmiştir.
Horasanlı Türk akıncıları tarafından fethedildiği için Tosya’nın adının Horasan’daki eski bilim ve uygarlık şehri olan Tus’a izafeten oradan gelenler manasına gelmek üzere Tusi olarak konulmuş olduğu da ileri sürülmektedir. Bu görünüşü Tosya şehrini fetheden Hamza Baba adlı kişinin Tus’dan gelen Horasanlı bir Türk akıncısı olması ve 16. Yüzyılda yaşayan Tosyalı şairin Tusi ismini alması desteklemektedir. Gerçekten de 21. Kastamonu vilayeti salnamesinde Tosya’yı fetheden kişi Horasani Hamza Baba olarak telakki edilmiştir.

Evliya Çelebi seyahatnamesinde “Yeniçeri serdarı, sipahi, kethüda yeri, nakibüleşrafı, şeyhülislamı ayan ve eşrafı vardır ki Türkistan şehirlerindedir” demiştir. Ayrıca 1521 tarihli Tapu-Tahrir Defterleri’nde Tosya kadılığına bağlı karyelerden birisinin adı Horasaniye kaydı ile düşülmüştür. Bu kaynaklar Tosya’nın Horasan’la ve dolayısıyla Türkistan’la olan bağlantısını açıkça ortaya koymaktadır. Tosya şehri ve içerisinde bulunduğu bölgenin yazılı kaynaklardaki ilk adı Paflagonya’dır. Paflagonya’nın ilk sakinleri de Kaşkalar’dır. Kaşkalar’dan sonra Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers ve Helenlerin hakimiyetine giren Paflagonya’da, Tosya şehrinin yerinde bu dönemlere ait eski bir iskan yerinin olup olmadığına dair bilgilere sahip değiliz. Tosya şehrinin varlığıyla ilgili ilk bilgilere Roma döneminde ulaşabilmekteyiz. Roma dönemindeki adının Zooka ve Bizans dönemindeki adının da Docia olduğu ileri sürüldüğüne göre, Tosya şehrinin bulunduğu yerde en az Roma döneminden kalma eserlerin bulunması gerekmektedir. Bu düşünceyi Tosya şehrinin kuzeydoğusunda bulunan Mermerdirek adlı eski iskân sahasının varlığıyla da desteklemek mümkündür. Çünkü Kastamonu-Tosya karayolunun hemen kenarında bulunan bu yerin Roma veya Bizans dönemine ait bir şehir harabesi olduğu belirtilmektedir.
Tosya şehrinin şimdiki bulunduğu yere, doğusundaki Saz Ovası mevkisinden gelmiş olabileceği ileri sürülmektedir. Bu görüşe göre, eskiden Tosya şehri şimdiki bulunduğu yerde değildi. Bu şehir belki de doğusundaki Saz Ovası’nda bulunuyordu. Çünkü, burada çok eski iskan belirtileri mevcuttur. Şehir harabeleri ve tümülüslerde bu durum teyit etmektedir. Gerçekten de Saz Ovası mevkiinin eskiden bir iskan yeri olduğunu gerek yazılı kaynaklardan öğrenmekte ve gerekse burada bulunan kalıntılardan görmekteyiz. 1830 (Rumi 1250) tarihine rastlayan kayıtlara göre, bugünkü Tosya kazası içerisinde Tosya ve Saz olmak üzere iki yerleşim birimine rastlanmaktadır. Tosya; Kastamonu vilayetine bağlı 30 mahalle ve 41 köyden, Saz kazası ise Çorum vilayetine bağlı 9 köyden ibaret olup, ilçenin yeri Kuşçular ve Çakal (Yenidoğan) köyleri arasındadır.
Her ne kadar eskiden Tosya şehrinin şimdiki bulunduğu yerde olmadığı ileri sürülse de, günümüzdeki Tosya şehrinin yerinde eskiden de  bir iskanın mevcut olduğu, Mermerdirek harabelerinden ve şehrin Yakapınar adını taşıyan yerindeki işlenmiş duvar taşından anlaşılmaktadır. Nitekim 21 Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde Tosya kasabasından “Tosya Kasabası, Mermerdirek, Harsınd, Kuzyaka, Akçakavak karyelerinin hala Dilküşah mahallesi namıyla yad olunan karyeye nakl ve ilavesiyle teşkil edilmiştir” şeklinde bahsedilmektedir. 16. Yüzyıl Tapu Tahrir Defterleri’nde de, bu karyelerden Akçakavak (Ağcakavak) ve Kuzyaka karyelerinin (köylerinin) isimleri geçmektedir. Bununla birlikte 16. Yüzyıl-Tahrir Defterleri’ne göre 43 köyü bulunan Tosya’nın bu köyleri içerisinde en büyüklerinden birisini 122 haneli Dilküşehri karyesi teşkil etmektedir. Akçakavak ve Kuzyaka köylerinde olduğu gibi 19. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde bu köyün adına da rastlamamış bulunmaktayız. Günümüzde kalıntıları bulunan Akçakavak ve Kuzyaka köylerinin zamanla Tosya şehrine taşınarak boşaldığı anlaşılmaktadır. Ancak zamanında nüfus ve hâsıl açısından oldukça büyük bir köy olan Dilküşehri köyüyle ilgili olarak herhangi bir bilgiye ulaşılamaması ve isim benzerliği sebebiyle, burasının 21. Kastamonu Devlet Salnamesi’nde adı geçen Dilküşah mahallesi olabileceği imkân dâhilinde bulunmaktadır.
Günümüzde 21 mahallesi bulunan Tosya şehrinin kapladığı alan olarak en büyük mahallesini oluşturan Dilküşah mahallesi, Tosya şehrinin en yakınındaki şehir harabelerini içinde bulunduran Mermerdirek mevkisini içine almaktadır. 16. Yüzyıl Çankırı Tapu-Tahrir Defteri’nde 24 mahallesi bulunan Tosya şehrinin mahalleleri arasında Dilküşah mahallesinin adı geçmemekle birlikte, günümüzde de bu mahalle 16. yüzyıldan beri aynı isimle varlığını sürdüren Kargulu (Kargılı) ve Hocafakıh mahalleleriyle komşu bulunmaktadır. Bu mahallelerin Tosya şehrinin en eski dokularını meydana getirmeleri dolayısıyla, 16. yüzyılda adı geçen Dilküşehri karyesinin zaman içerisinde Tosya şehriyle bütünleştiği ve Dilküşah adını aldığı muhtemel görünmektedir.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere 21. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde adı geçen Dilküşehri karyesinden kasıt herhalde, şehrin en eski dokusunu oluşturan Cami-i Atik, Hacıpir, Hacıfakıh, Kargılı ve Pınarbaşı mahallelerinin bütününden meydana gelmekteydi. Çünkü 21. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde adı geçen Mermerdirek, Harsınd (Harsat) ve Akçakavak köylerinin bulunduğu yerler dikkate alındığında, sadece bahsi geçen mahalleleri içine alan toplu bir karyenin bu köylerden hemen hemen eşit uzaklıkta yani ortasında bulunması mümkündür. Dolayısıyla 21. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde adı geçen Dilküşah karyesinde yani, Çelebi Mehmet zamanında varlığından haberdar olduğumuz, Tosya kalesinin18 kabaca güney eteklerinde, Türk fethi öncesinde de bir iskân yerinin bulunması gerekirdi. Bu duruma göre, Tosya şehrinin Saz Ovası mevkiinden şimdiki bulunduğu yere taşınmış olduğu fikrini ihtiyatla karşılamak gerekir. Zaten 1880 (Rumi 1300) kayıtlarında Saz Ovası’ndan bahsedilmemesi de burada seyyar bir askeri birliğin bulunduğu kanaatini vermektedir.
Tosya yöresi ilk Türk hâkimiyetine Anadolu Selçuklu hükümdarı Süleymanşah’ın valisi Emir Kara Tekin tarafından 1075 yılında geçmiştir. Ancak burada kesin olarak Türk hâkimiyeti 1215’te Selçuklu komutanlarından Hamza Bey (Hamza Baba) tarafından gerçekleştirildi. Bu zat Anadolu’nun fethine katılan Horasanlı bir alperen olup, halen Hıdırlık eteğinde (Tosya şehrinin güney batısındaki tepe) kendi adıyla anılan türbesinde yatmaktadır.
Anadolu Selçuklu Hakanı Alaeddin Keykubat, kendisine Ankara muhasarasında iyiliği dokunan ve hatta Suğdak (Kırım) ’a geçerek oralarda Sultan hesabına zaferler kazanan Hüsameddin Çoban’ı Kastamonu havalisine Uç Beyi olarak atamasıyla bölgede Çobanoğullarının dönemi başlamış oluyordu. Daha sonra Candaroğullarının hâkimiyetine giren bölgede Ankara Savaşı’ndan (1402) sonra İsfendiyar Bey hüküm sürmüş bu nedenle Candaroğlu Beyliğinin adı Osmanlı tahrirlerine İsfendiyaroğulları şeklinde geçmiştir.
Tosya yöresinin Osmanlı hakimiyetine girmesi Fatih Sultan Mehmet dönemine rastlanmaktadır. Fatih Sultan Mehmet 1453’te İstanbul’u fethettikten sonra Anadolu birliğini tamamlamak için Trabzon seferine çıkmış ve bu sarıda Kastamonu’da bulunan Candaroğlu İsmail Bey’in Sinop kalesini Veziriazam Mahmut Paşa’ya teslim etmesiyle birlikte Kastamonu ve dolayısıyla Tosya Osmanlı toprağına katılmıştır(1461).
Tosya şehrinin Türk fethi öncesinde de önemli bir ulaşım noktası olduğunu, 6,5 km güneyindeki Çüşçüş Kışlası mevkiinde bulunan Devrez Çayı kenarındaki iki köprü ayağından anlıyoruz. Bu köprü kalıntısının hemen doğusunda Gevur Kayası denilen bir kalenin inşa edilmiş olması, bu yolun geçmişteki önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Selçuklu döneminde Anadolu’nun içinden geçerek Karadeniz’e ulaşan ticaret yolu Antalya-Konya-Ankara-Çankırı-Kastamonu ve Sinop istikametinde uzanmaktaydı. Bu ticaret yolu muhtemelen Çankırı şehrinde sonra Tosya şehrine uğramakta ve oradan Kastamonu’ya geçmekteydi. Çünkü Kastamonu’yu, Tosya menziline bağlayan bu yol üzerinde gerek beylikler döneminde ve gerekse Osmanlı döneminde yapılmış 5 tane han bulunmaktadır. Bu hanlar Sarı’nın Hanı (Taşhan), Yeni Han, Kadıoğlu Hanı, Atabey Hanı ve Taşlık Han’dır.
1521 tarihli Arazi Tapu-Tahrir Defterleri’ne göre, Tosya şehrinde 5 tane mescid bulunmaktadır. Yine Tosya şehrinde Candaroğlu dönemi ve öncesine ait bir caminin bulunmadığı belirtilmiştir. Arazi Tapu-Tahrir Defterleri’nde Nefs-i Tosya olarak geçen Tosya şehrinde ilk tahrirlere göre 5 tane mescidin bulunması ve bu tahrirde Tosya şehrinin mahallelerinden bahsedilmiş olması dolayısıyla burası Osmanlı hâkimiyetine geçtiğinde küçük ve toplu bir kasabaydı. Çelebi Mehmed döneminde bir kalesinin olduğundan bahsedildiğine göre, burada güvenlik sebebiyle yerleşmenin ilk çekirdeğinin kale ve çevresinde olması gerekir. Tosya şehrinin en eski mahalleleri olan ve 1576 Tapu-Tahrir Defterleri’nde adı geçen Hocafakıh ve Hacıkemal mahallelerinin eskiden kale olduğu tahmin edilen tepenin eteklerinde bulunması da bu durumu teyit etmektedir. Bu tahrirde adı geçen diğer bir mahalle de Kargulu mahallesidir. Kalenin güney eteklerine doğru inen bir sahada bulunan bu mahalle, isminden de anlaşılacağı üzere Kargı tarafından gelen veya getirilen insanların yerleştiği bir alandır. Kargı mahallesinin, kalenin güney eteklerinde yer almasına bağlı olarak, Tosya şehrinin kaleden vadi içlerine doğru indiği söylemek imkân dâhilindedir.
İlk tahrirde 5 tane mescidi bulunan Tosya şehrinin, son tahrirde kaydı düşülen 24 mahallesinin Zimmiyan mahallesi hariç, hemen hemen her mahallesinde bir mescit bulunmaktadır. Şehrin büyümesinde ve genişlemesinde önemli bir rolü olan bu mescitlerin birçoğu, mahalleyle aynı adla anıldığı için, Tosya şehrinin 16. Yüzyıl sonundaki yayıldığı sahayı, bu mescitlerin yapıldıkları tarihlere ve bulundukları yerlere göre söylemek mümkündür. Bu duruma göre, Tosya şehrinin ilk nüvesi, Hocafakıh, Hacıkemal, İlyasbey, Kargı, Pınarbaşı mahalleleri ile vadinin karşı tarafında bulunan Cami-i Atik ve Hacıpir mahallelerini içine alan iki tepe arasındaki Kuruçay’ın vadisinden her iki yamacına doğru yükseliyordu. Tosya şehrinin daha sonraki şekillenmesinde de bu ilk nüve etkili olmuş ve şehrin sınırları ilerleyen yıllarda, bir yandan bu nüve etrafında dairevi bir şekilde genişlerken, diğer yandan da Kuruçay’ın kaynağına doğru yükselerek, Harsınd karyesini yani bugünkü Harsat mahallesini içine almıştır. Tosya şehrinin Osmanlı döneminde hızla büyümesinde en etkili olan faktör, Osmanlı’nın Sol Kol Yolu olarak tarif ettiği, Bursa-Tebriz İpek Yolu’nun şehrin içinden geçmesidir. Bu sebeple Tosya şehri hem bir derbent hem de doğuya ve İran’a yapılan seferlerde menzil noktası olarak kullanılmıştır. Osmanlıların İstanbul’u fethettikten sonra Anadolu’yu da bütünleştirmesiyle, Anadolu genelinde gelişen ticaretin can damarlarından birisini Bursa-Tebriz İpek Yolu oluşturmaktaydı. Bu yol Osmancık’ta Koyunbaba Köprüsü vasıtasıyla Kızılırmak’ı geçtikten sonra Kızılırmak’ın kenarını takip ederek Hacı Hamza kasabasına oradan da Devrez Vadisi içinden geçerek Tosya şehrine ulaşmaktaydı. Günümüzde Bu yolun yerine yapılan E-80 devlet karayolu da İpek yolu gibi önemini sürdürmekte, ülkemizin batısını doğusuna ve kuzeyine bağlayan en önemli arterini oluşturmaktadır.
Osmanlı imparatorluğu zamanında Anadolu’nun en önemli ticaret yolu olan İpek Yolu’nun Tosya şehrinden geçmesi, şehirde ticari faaliyetlerinde gelişmesine yol açmıştır. 16. yüzyılda Çankırı Sancağı içerisinde bulunan Tosya şehrinde, sancağın merkezi durumunda olan Çankırı şehrinden daha fazla dükkân bulunmaktadır. İlk tahrirde (1521), Tosya’nın merkezinde 160 vakıf 2 adet de mülk olmak üzere 162 dükkan mevcutken bu rakam son tahrirde (1578-1579) 178’e yükselmiştir. Bu dükkanlardan 160 tanesi Tosya’da Bedesten olarak söylenen Hızır Paşa’nın oğlu Akkuş Mehmet Paşa tarafından 1401 yılında yaptırılan Mehmet Paşa Kervansarayı’dır. Akkuş Mehmet Paşa’nın Amasya’daki imarethanesine vakfettiği bu bedestenin içerisinde 48, dışarısında ise 112 tane dükkân bulunmaktaydı. Tosya şehrinin iktisadi ve sosyal hayatında büyük rolü olan bu bedesten, ticaret merkezi olmasının yanısıra, Tosya halkının Yaz aylarında bağ evlerine çıkarken, kıymetli eşyalarını emanet ettikleri bir yerdi. Polonyalı Simeon’un Tavernier’den aktararak, bu kervansarayın yolun en güzel kervansarayı olduğunu belirtmiştir. Tosya’daki ticaretin merkezi olan Akkuş Mehmet Paşa kervansarayı, 1943 yılında meydana gelen ve literatüre Tosya-Ladik Depremi olarak geçen deprem sonucunda harap olmuştur. Bunun üzerine belediye tarafından bu kervansaray yıkılarak yerine kasaplar hali yapılmıştır.
Tosya şehrinin önemli ticaret yolları üzerinde bulunması ve burada üretilen ürünlerin bu yollar vasıtasıyla ihraç imkânın olması, şehirde ticareti oldukça geliştirmişti. Şehirde ticareti yapılan malların başında ise tiftik ve çeltik gelmekteydi. Tosya’nın da içerisinde bulunduğu Çankırı Sancağı’nda Kâtip Çelebi’nin de zikrettiği gibi bol miktarda tiftik keçisinin yününden eğrilen iplerle dokunan kumaşlar, incelik ve parlaklığı nedeniyle, özellikle üst tabakadan kişilerin giyiminde ayrı bir yer tutmaktaydı. Bu sebeple tiftik ve bunun dokunmasıyla elde edilen ürünler önemli bir ihraç maddesiydi. Tosya ve civarında yetiştirilen tiftik keçilerinden elde edilen tiftik, genellikle muhayyer olarak ifade edilen yönlü kumaş yapımında kullanıldığı gibi, işlenmemiş bir şekilde de ihraç olunmaktaydı. Nitekim Polonyalı Simeon, Tosya şehrinden, “Buradan muhayyer ihraç edilir ve bütün halk muhayyercidir. Buranın muhayyeri, Ankara’nınki gibi olmayıp daha aşağı cinsten olduğu halde, birçok eyaletlerden ve Lehistan’dan tacirler bu meta için buraya gelirler” şeklinde bahsetmektedir.
16. yüzyıl sonu 17. yüzyıl başında görülen celali isyanları, Tosya şehrinde sosyal hayata olduğu kadar ekonomik hayata da darbe vurmuştur. Bu dönemde Tosya’dan ihraç edilen tiftiğin kalitesi düşmüş ve miktarı da azalmıştır. Nitekim Tosya’dan ihraç edilen tiftiğin yünle karışık olduğunun anlaşılması üzerine tutuklanan satıcılar, Celalilerin her tarafı harabeye çevirerek tiftik keçilerini telef ve gasp eylediklerinden ötürü bu yola başvurduklarını söylemişlerdir. Tosya Cendere Mukata’ası ile Hatun nehri Çeltik Mukata’ası, H.1132 (M.1719-1720) yılına ait mukata’a defterlerinde birlikte kaydedilmiştir. Bu kayıttan anlaşılacağı üzere, muhayyerle birlikte, Tosya şehrinden dışarıya pirinç ihraç edilmekteydi. 16. yüzyıla ait kayıtlarda da Anadolu’nun pirinç merkezleri arasında Beypazarı, Niksar ve Boyabat’la birlikte Tosya’nın da adı geçmektedir. Padişah hassı olarak ayrılmış olan çeltik üretimi, günümüzde olduğu gibi Osmanlı imparatorluğu döneminde de Devrez Çayı boyunca uzanan vadi tabanında yapılmaktaydı. Tosya şehrinde celali isyanları sonucunda gerileyen ticari hayat, bu isyanların bastırılmasıyla birlikte tekrar canlanmıştır. Tosya’nın bir ticaret merkezi olmasında ve celali isyanlarından sonra ticari acıdan tekrar canlandırılmasında ahilik müessesesinin önemli bir yeri bulunmaktadır. Anadolu ahileri sosyal yardımlaşmanın, dayanışmanın, iş bölümünün, çalışma ahlakının, hizmet içi, bir başka deyişle iş başında eğitimin, standartlaşmanın, kalite kontrolün, narhın ilk güzel örneklerini vermekteydiler. Esnaf ve sanatkarı koruyan, usta-çırak münasebetlerini güçlendiren, özellikle el sanatlarının gelişmesinde etkisi görülen ahilerin, Tosya şehrinin sosyal ve ekonomik hayatı üzerinde büyük etkisi olmuştur. Tosya şehrindeki ahilik müesseseleri Sofçu ve Debbah Esnafı Şeyhliği Ahibabalığı, Berber ve Semerci Esnafları Şeyhliği, Timurcı (Demirci) ve Boyacılar Esnafları Şeyhliği, İplik Pazarı ve Bedesten Duacılıkları, Zaviyededarlık İplik Vezzanlığı (Tartıcılığı) ile Tahmis-i Kahve (Dövülmüş kahve Satıcılığı) ve Şem’hane (Mum ve cami beratı yapılıp satılan yer) hizmetlerinden oluşmaktaydı. Bu ahilik teşkilatlarından Tosya şehrinde yapılan en önemli ticari faaliyetin sofçuluk ve debbahçılık (dericilik) olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanısıra şehirde farklı esnaf teşkilatlarının teşekkül etmiş olması, buranın ticari açıdan ne kadar zengin ve güçlü olduğunu göstermektedir.
17. yüzyılın ikinci yarısında Tosya’ya uğrayan Evliya Çelebi, şehir hakkında şu bilgileri vermektedir. “Çelebi Sultan Mehmet Han fethetmiştir. Subaşı var. (Dolayısıyla şehir 17. yüzyılın II. yarısında bir subaşılıktır). Mamur nahiyeleri vardır. Yeniçeri serdarı, sipahi kethüda yeri, nakibüleşrafı, şeyhülislamı, ayan ve eşrafı vardır ki Gürcü Türkistan şehirlerindendir. Ayan ve uleması çoktur. Şehir yüksek bir yerde üç bin kadar tahta ve kiremit örtülü sırf tahta ile yapılmış eski usul evlerden meydana gelmiştir. (Bu açıklamadan eski Tosya şehrinin, bizimde bahsettiğimiz gibi Çelebi Mehmet döneminde kale olduğu bilinen tepeden, Kuruçay’ın vadisine doğru indiği anlaşılmaktadır). Birçok bağ ve bahçeleri bulunmaktadır. (Günümüzdeki bağlar ve bağ evleri, herhalde o dönemden beri süre gelen bir gelenektir). 11 mahalle ve 21 mihraptır. 7 han ve hamamları, 340 dükkân ve kahvehaneleri, bir de demir kapılı kagir yapılı pazar yeri vardır ki, her şey bulunur (Evliya Çelebi’nin verdiği dükkan sayısını biraz abartılı bulmakla birlikte, bu rakam şehirdeki ekonomik canlılığın belirtilmesi açısından önem taşımaktadır. Ayrıca Evliya Çelebi’nin bahsettiği pazar yeri, tuğladan inşa edilmiş, uzunca, dört demir kapılı ve ikişer ikişer sıralanmış altı kubbeden ibaret olan Akkuş Mehmet Paşa Kervansarayı’dır). Fakat bütün halkının işi muhayyer dokumaktadır. Onun için bedesten de fazla muhayyer alınır satılır. (Daha önce de bahsettiğimiz üzere, Tosya’nın en önemli ihraç maddesi muhayyerdir. Muhayyerin ticaret yeri ise Evliya Çelebi’nin bedestan olarak bahsettiği Akkuş Mehmet Paşa kervansarayıdır). Tatlı kutu bozası beyaz ve süt gibidir ve çok meşhurdur. Havası ağırdır. Halkı Türk ve son derece garip dostu kimselerdir”. Şüphesiz, Evliya Çelebi’nin bu açıklamalarından Tosya şehrinin 17. Yüzyılın II. Yarısındaki sosyo-kültürel ve ekonomik özellikleri hakkında bazı bilgiler öğrenmiş oluyoruz. Bu bilgiler, Tosya şehrinin ekonomik ve kültürel ağırlıklı bir şehir olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Tosya şehrinin nüfusu ile ilgili ilk bilgileri II. Mahmut döneminde yapılan 1831 nüfus sayımında bulmaktayız. Bu sayımda sadece erkek nüfus sayıldığından Çankırı’ya bağlı bir kaza olarak geçen Tosya’da 5585 erkek nüfus olduğu yazılmıştır. Tosya’nın daha sonraki nüfusu ve genel özellikleri hakkındaki bilgileri, Kastamonu vilayet salnamelerinden yararlanarak elde etmiş durumdayız. Seçilmiş salnamelere göre Tosya’nın erkek nüfusu 1873’te 1323642, 1877’de 1324543 ve 1878’de ise 12152’dir. 17. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nden itibaren Tosya’daki toplam nüfus ve bu nüfusun cinsiyetlerine göre dağılımı da verilmeye başlanmıştır. Bu salnamelerden bazılarına göre Tosya’nın 1892’deki nüfusu 34484 iken, 1898’de nüfus 24775’e inmiş ve 1901’de nüfus 2000 civarında artarak 26095 olmuştur. 1892-1898 yılları arasındaki nüfus kaybı, daha önce Tosya’ya ve dolayısıyla Kastamonu’ya bağlı olan Kargı nahiyesinin Tosya’dan ayrılıp Çorum’a bağlanmasından ileri gelmektedir.
Değişik kaynaklara göre Tosya şehrinin 19.yüzyıldaki nüfusu 7000-9000 arasında verilmektedir. V. Cuinet’e göre Tosya kazasında yaşayan 34388 kişiden 8406’sı Tosya şehrinde bulunmaktadır. Şemseddin Sami’de şehrin nüfusunu 7000 olarak belirtmiştir. 19. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde ise şehrin nüfusu 9203 kişidir.
Şemseddin Sami, Kamusu’l-Alem adlı eserinde, Tosya’nın nüfusunun yanısıra, 19 asrın son çeyreğindeki Tosya ve Tosya şehri ile ilgili de bilgiler vermiştir. Bu eserde Şemseddin Sami Tosya ile ilgili olarak şu bilgilere yer vermektedir.”1864’de belediye, 1867’de kaza olmuştur. Kargı nahiyesiyle birlikte 73 karyeden (köyden), olmuştur. Nüfusu 24484 kişi olup, bunun 566’sı Rum, 39’u Ermeni’dir. Kaza merkezinde 5 cami-i şerifi, 31 mescidi, 1 kütüphanesi, 1 rüştiyesi, 3 mektebi, 750 dükkanı, bedesteni, debbahaneleri, birkaç hamamı ve etrafında bağ ve bahçeleri vardır. Kasabanın içinden 3 dere geçerek Devrez’e karışır, Havası mutedil ise de halkı yazın ekseriyetle bağ ve bahçelere çıkar. Malumatı sanayisi tiftik kuşak, çorap, kıldan çuval, kilim ve sahtiyan (ince deri) ’den ibarettir. Toprağı mümbit ve mahsuldar olup, başlıca mahsulatı pirinçtir. Pirinçle birlikte tütün, pamuk, kenevir ve birkaç seneden beri afyon da ekilmektedir”. Bu bilgileri, Evliya Çelebi’nin verdiği bilgilerle karşılaştırdığımızda, aradan yaklaşık “ 250 sene geçmesine rağmen iki yazarında bazı ortak noktalara değindiklerini anlamaktayız. Bu karşılaştırmaya göre şehir halen 17. yüzyılın ikinci yarısında olduğu gibi ekonomik canlılığını ticarete borçludur. Ticareti yapılan ürünlerin başında, tıpkı Evliya Çelebi’nin bahsettiği gibi tiftiğe bağlı dokuma ürünleri gelmekte olup, eskiden dokunan muhayyerin yerini 19. yüzyıl sonlarında tiftik, kuşak ve çorap almıştır. Evliya Çelebi’nin biraz abartarak verdiğini tespit ettiğimiz dükkan sayısı ise, Evliya Çelebi’nin verdiği rakamın iki katını geçmiştir. Evliya Çelebi’nin döneminde olduğu gibi, bu dönemde de şehir halkının ekseriyeti Yaz aylarında bağ ve bahçelere çıkmaktadır. Bu durumdan anlaşılacağı üzere Tosya şehrinde yazın bağ ve bahçelere çıkma işi, Tosya’nın Türk hakimiyetine geçtiği ilk dönemlerden beri geleneksel olarak sürmektedir.
16. yüzyıla ait son Çankırı tahrirlerinde (1578-1579), 24 mahallesi bulunan Tosya şehrinin mahalle sayısı 19. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde 16 olarak kayıt edilmiştir. Şüphesiz 16. yüzyıldan 19. yüzyıl sonlarına kadar geçen sürede Tosya şehri daha da büyümüştür. Bu sebeple, Tosya şehrinin mahalle sayısındaki bu azalma şehrin küçülmesinden değil, eskiden küçük olan mahallelerin birleştirilerek daha büyük bir mahalle teşkil edilmesinden kaynaklanmaktadır. Tosya şehrinde son tahrirde olup da, 19. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde adı zikredilmeyen mahallelerde bulunmaktadır. Bunlar; Akmescit, Ahimustafa, Ahisinan, Cami-i Şerif, Celalefendi, Çifterli Emirmahmut, Hacısinan, İlyasbey, Kazancılar, Mescid-i Abdiçelebi, Mescidi Hacıseydiali, Mescid-i Hocamehmet, Sevim, Yeni ve Zımmıyan, mahalleleridir. 19. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde 1745 hanenin bulunduğu Tosya şehrindeki mahallelerinin nüfus durumlarına bakıldığında, nüfusu en fazla olan mahallenin Şeyh, en az olanının ise Dere mahalleleri olduğu görülmektedir.
Osmanlı İmparatorluğunun çöküş dönemine girmesiyle birlikte, Tosya şehri eski ekonomik canlılığını gidererek kaybetmeye başlamıştır. Şehrin gerilemesi, tiftik ve bu tiftiğin şehirdeki dokuma tezgahlarında dokunmasıyla elde edilen muhayyer ticaretinin zamanla ortadan kalkmasından kaynaklanmaktadır. Tosya’da tiftiğin önemi, Avrupa ülkelerinin sömürgelerinden çok ucuza tiftik ve yün temin etmeleriyle giderek azalmıştır. Bu durum 15. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde de “Kiyyesi 50 kuruş iken şimdi 12 kuruşa kadar düşmüş olup, artık halkın yüzünü güldürmemektedir. Şeklinde ifade edilerek, tiftikteki aşırı fiyat düşüşünün halkın sosyo-ekonomik durumu üzerindeki tesirleri açıkça belirtilmektedir. Tiftikle birlikte,
Avrupa’da meydana gelen sanayi devrimi sonucu yünlü ve pamuklu kumaşların fabrikalarda seri bir şekilde dokunması da, şehirdeki muhayyer üretimini giderek azaltmıştır. Çünkü Avrupa ülkeleri sömürgelerinden elde ettikleri hammaddeyi fabrikalarında hızlı bir şekilde işleyerek yünlü ve pamuklu kumaşları çok ucuza imal etmekte ve ürettikleri bu kumaşları, kapitülasyonlar sebebiyle gümrük duvarları bulunmayan imparatorluk sınırları içerisine kolaylıkla sokarak çok ucuza satmaktaydılar. Bu durum karşısında, Osmanlı topraklarında el sanatlarıyla üretilen ürünler, Avrupa’nın sanayi mamulleriyle rekabet edemediğinden, yerli üretim giderek azalmaktaydı. Avrupa’da meydana gelen bu gelişmeler, Tosya şehrinde sadece dokumalığı değil, dokumacılığın yanısıra şehir ekonomisinde yeri olan debbahlık ve demircilik gibi diğer el sanatlarını da derinden etkilemiş ve Tosya şehri 18. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren gerileme sürecine girmiştir.
Cumhuriyet dönemine Kastamonu şehrinden sonra bulunduğu bölgenin en önemli ticari merkezi olarak giren Tosya şehrinde, Lozan Antlaşması’na bağlı olarak yapılacak nüfus mübadelesi için azınlıkların tespiti yapılmıştır. Bu tespit sonucunda belirlenen 672 Rum Yunanistan’a gönderilmiş ve geri kalan 69 Ermeni de Rum göçüyle birlikte İstanbul’a göç ederek Tosya şehrinden ayrılmıştır.
Ülkemizin ilk düzenli nüfus sayımı olan 1927 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre Tosya şehrinde 9676 kişi yaşamaktadır. 1896 yılına rastlayan 19. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde şehirdeki nüfusun 9203 kişi olduğu dikkate alınırsa, Tosya şehrinin 1896-1927 yılları arasında nüfusunun fazla bir değişmeye uğramadığı anlaşılmaktadır. 1896-1927 yılları arasında geçen dönem içerisinde Tosya şehrinin nüfusu fazlaca değişmezken mahalle sayısı 16’dan 32’ye çıkmıştır. Şehrin nüfusunda gözle görülür bir şekilde artış olmadığı için mahalle sayısındaki bu artış eski büyük mahallelerin kendi içerisinde daha küçük mahallelere bölünmesiyle mümkündür. Böylelikle 1925 yılında Tosya şehri Ahipir, Aktaş, Aşağışıh, Aşağıvakıf, Camiatik, Celalefendi, Çatma, Çifterlizade, Değirmenci, Dere, Deringöz, Dilküşah, Hocafakıh, Hocaimad, Hacıçıkı, Hacıkemal, Hacıpir, Harsat, İbniselim, İlyasbey, Kargı, Kıran, Kazanciyan, Mahkeme, Müslimcedit, Müslimçatma, Pınarbaşı, Şehreküstü, Tekke, Yenice, Yukarışıh ve Zemyan olmak üzere 32 mahalleye ayrılmıştır. 1997 yılında Tosya şehrinin nüfusu 1927 yılına nazaran %240.3 oranında artarak 23257 kişiye ulaşmış olmasına rağmen 21 mahallesi bulunmaktadır. Bu mahallelerden 16 tanesinin 19. Kastamonu Vilayet Salnamesi’nde ismi geçmektedir. Bunlar Camiatik, Çatma, Dere, Dilküşah, Hacıkemal, Hacıpir, Hocaimad, Harsand, Hocafakıh, İbniselim, İlyasbey, Kargı, Müslümcedit, Pınarbaşı, Şehreküstü ve Şeyh mahalleleridir. Şehirde 1925 yılında teşkil edilen ancak günümüzde yer almayan mahalleler ise Ahipir, Aktaş, Aşağışıh, Aşağıvakıf, Celalefendi, Cifterlizade, Değirmenci, Deringöz, Hocaçıkı, Kıran, Kazanciyan, Mahkeme, Tekke, Yenice, Yukarışıh ve Zemyan mahalleleridir. Bu mahalleler içerisinde Kazanciyan ve Zemyan gibi azınlık nüfusu barındıranlar 1924 Lozan Antlaşması’nı müteakip boşaldığından, Akçakavak ve Deringöz gibi şimdi bağ alanı olarak geçici yerleşmede kullanılanlar şehre göçlerle terk edildiğinden ve Aşağışıh ve Yukarışıh mahalleleri ise eskiden olduğu gibi birleştirilerek Şeyh mahallesi olarak isimlendirildiğinden günümüzde bulunmamaktadır.
Tosya şehrinde Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde sönükleşen ticari ve sanayi faaliyetleri, Cumhuriyetin ilk yıllarıyla birlikte yeniden canlanmaya başlamıştır. Bölgede yetişen çeltiğin işlenmesi amacıyla Tosyalı bir grup müteşebbis tarafından cumhuriyet hükümetine müracaatta bulunulmuş ve 1925 yılında Sanayi ve Maden Bankası aracılığıyla Türkiye’nin ilk çeltik işletme fabrikası Tosya’da kurulmuştur. Sanayideki bu atılımın yanında şehirde eskiden beri yapılan sof, kese ve kuşak üretimine tela üretimi de eklenerek dokumacılık da ilerletilmiştir. 1932 yılında Kastamonu’ya bağlı Ticaret Odası Mümessil Azalığı teşkil edilerek, Tosya’nın ticari alanda gelişmesi sağlanmıştır.
Ülkemizin en aktif fay kuşağı olan Kuzey Anadolu Fay Kuşağı üzerinde bulunan Tosya şehrinde, nüfus mübadelesinden sonra en büyük nüfus kaybı 27 Kasım 1943 yılında meydana gelen depremde olmuştur. Literatüre Tosya-Ladik Depremi olarak geçen bu depremde Tosya şehrinin Şehreküstü ve Harsat gibi eski tip meskenlerden yapılmış sık dokulu mahalleleri tamamen yıkılmıştır. Başta yığma usulü yapılan devlet hastanesi olmak üzere şehirdeki bazı kamu binaları ve camilerinde yerle bir olduğu bu afet de enkaz altında kalan 398 kişi ölmüştür. Cumhuriyetin başlangıcından 1945 yılına kadar geçen dönem içerisinde, nüfus mübadelesi ve 1943 depremi gibi büyük afet ile bir miktar nüfus kaybeden Tosya şehrinin nüfusu 1945 yılında 10784 kişidir.
1945-1955 yılları arasında geçen sürede şehrin nüfusu oldukça az artarak 11978 kişiye çıkmıştır. Bu duruma göre Tosya şehrinin 1927-1955 yılları arasındaki nüfus artış oranı %23.7’dir. 1955-1975 yılları arasındaki dönem ülkemiz genelinde olduğu gibi Tosya şehrinde de kırdan kente göçlerin en fazla olduğu dönemdir. Bu yıllar arasında şehrin nüfusu %146.2 oranında artarak 17515 kişiye ulaşmıştır. 1975’den sonraki yıllarda Tosya’da ağaç ve toprak sanayisinin gelişmeye başlamasıyla birlikte sanayide çalıştırmak için işçiye ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeple Tosya şehrine kendi köylerinden göçler olmuştur. Tosya’da sanayinin gelişmesi ve sanayide çalışmak için gelen nüfus potansiyeli, şehirdeki ticareti de canlandırmış ve Tosya şehri bulunduğu bölgenin Çorum şehrinden sonra en önemli merkezi haline gelmiştir. Bütün bu özellikler, Tosya şehrinin nüfusunun artmasında etkili olmuş ve 1990 yılı sayımlarına göre Tosya şehrinin nüfusu 22810 kişiyi bulmuştur. 1990 yılından 2000 yılına kadar geçen zaman içerisinde ülkemiz genelinde görülen ekonomik sıkıntılardan Tosya şehri de nasibini almıştır. Bu yıllar Tosya şehrinde sanayi yatırımlarının olmadığı ve fabrikaların düşük kapasitede çalıştıkları yıllardır. Tosya şehrinde sanayide görülen bu daralma ticari faaliyetleri de etkilemiş ve Tosya şehrinin mevcudiyetini sağlayan bu en önemli faaliyetlerin içerisinde bulunduğu kötü durum şehrin nüfus artışına yansımıştır. Bu sebeple 1990 yılından 2000 yılına kadar geçen dönemde şehrin nüfusu sadece 447 kişi (%1,95) artarak 23257 kişi olmuştur.
Cumhuriyet döneminin başlarında eski sınırları içerisinde kalan Tosya şehri, 1950’den sonra kırdan kente olan göçlerle, Kuruçay’ın vadisini takiben güneye doğru uzanmaya başlamıştır. Tarihte Sol Kol Yolu olarak bilinen yolun yerine yapılan ve Anadolu’nun batısını doğusuna ve kuzeyine bağlayan en önemli karayolu olan E-80 Devlet Karayolu’nun şehrin güneyinden geçirilmesiyle şehir Kuruçay’ın vadisi boyunca iyice güneye doğru kaymış ve güneydeki hafif eğimli yamaçlarda yayılmıştır. Bu görünümüyle Tosya şehri kuzeyde dar ve çıkmaz sokakları, tarihi camileri, çeşmeleri ve geleneksel meskenleriyle eski, güneyde ise geniş caddeleri ve cadde kenarlarında yükselen modern ve çok katlı binalarıyla yeni olmak üzere iki farklı kısma ayrılmaktadır.
Tosya şehrinin eski mahalleleri nispeten eğimli ve arızalı bir zemin özelliği gösteren alanlar üzerinde bulunmaktadır. Bu sebeple şehrin eski kısımlarında doku oldukça sık, sokaklar dar ve mahalleler gerek nüfus ve gerekse de kapladığı alan açısından küçüktür. Örneğin 2000 yılı sayımlarına göre Tosya Kalesi’nin bulunduğu tepenin yamaçlarında yayılan ve neredeyse sınırları iç içe geçmiş olan Hacıkemal mahallesinin 98, Dere mahallesinin 126 ve İlyasbey mahallesinin de 198 hanesi bulunmaktadır. Buna karşılık şehrin güneyinde yeni kurulan mahalleleri olan Cumhuriyet ve Bahçelievler mahalleleri park, yeşil alan ve sosyal tesis planlamalarıyla oldukça güzel bir şehirleşme örneği göstermekte ve oldukça geniş bir alan kaplamaktadır. Geniş caddelerle birbirinden ayrılan bu mahallelerden Bahçelievler mahallesinde 767, Cumhuriyet mahallesinde de 910 hane yaşamaktadır. Şehrin eski ve yeni kesimlerinde bulunan mahalleleri hane sayısı açısından kıyaslandığında, sadece Cumhuriyet mahallesinin hane sayısının bile Dere, Hacıkemal ve  İlyasbey mahallelerinin toplam hane sayısının neredeyse iki katına yakın bir oranda fazla olduğu ortaya çıkmaktadır.
Tosya şehrinin Kuruçay’ın vadisi boyunca güneye doğru yayılmasında E-80 Devlet Karayolu’nun getirdiği avantajların yanında, topografik koşulların da etkisinin bulunduğunu söylemek mümkündür. Çünkü Kuruçay vadisini takiben Gevur Dağı’na doğru yükselen Tosya şehri kuzeyde vadi içerisine sıkışmaktadır. Buna karşılık şehrin yeni mahallelerinin bulunduğu kesiminde Kuruçay Vadisi Devrez Vadisi’ne doğru genişleyerek açılmaktadır. Bu topografik özellik şehrin güneyinde kuzeyine oranla yerleşmeye daha uygun koşullar sağladığı için şehir güneye doğru yayılma durumuna girmiştir.
Tosya şehrinde tarihi dokuyu nispeten düz ve tarıma elverişli araziler çevrelemiş bulunmaktadır. Daha önce ifade edildiği gibi Bu araziler eskiden şehrin bağ bahçe alanları olarak kullanılmakta ve şehri halkı yaz aylarını bağlarda bulunan gümele denilen bağ evlerinde geçirmekteydi. Tosya şehrinin tarihi dokusundan çıkarak genişlemesiyle birlikte bu düz ve yerleşmeye elverişli bağ alanları şehrin yeni gelişim alanı olarak seçilmiş, böylece 1970’lerden sonra şehrin nüfus artışına bağlı olarak güneyinde kalan bağlık arazileri iskana açılarak modern Tosya şehrini oluşturacak yeni tosya şehrinin temelleri atılmıştır. Tosya şehrinde 1970’li yıllardan itibaren başlayan hızlı sanayileşme sürecine bağlı olarak, özellikle sanayi amaçlı kullanım için şehrin kuzey batısında ağaç işleri sanayi sitesi kurulmuş, böylece şehrin kuzeyde gelişimi gevur dağında ormanlık araziler kadar uzanmıştır.
Tosya şehrinde 1970–1990 yılları arasında geçen süreç içerisinde kamu binaları(Devlet Hastanesi, Orman İşletmesi, Okullar) Kastamonu yolu boyunca yapıldığı için bu yıllar arasında şehrin gelişim yönü Kastamonu yolu boyunca olmuştur. Ayrıca bu dönemde kuzeyden güneye doğru eski şehri yeni şehre bağlayan Kenan Evren ve 100. Yıl caddeleri buyunca çok katlı ve modern yapılı binalar yapılarak gelecekteki şehrin temel gelişim yönünün Tosya ovasında E-80 karayolu boyunca olacağı ortaya çıkmıştır. Şehirlerarası otobüs Terminalinin E-80 devlet karayolunun kenarında yapılması, Tosya yem sanayiinin İskilip yolu kenarında kurulması ve yeni sanayi sitelerinin kuruluş yerlerinin E-80 karayolu kenarları olarak tespit edilmesi şehrin gelecekteki gelişim yönünün güneye doğru kaymasında etkili olmuştur.
1990’lı yıllardan sonra şehrin güneyinde yapılan çok katlı binalar ve sanayi kooperatiflerinin etkisiyle, E-80 devlet karayolu kenarında modern bir yapılaşma meydana gelmiştir. Bu dönem de Tosya şehri çevresinde kurulan tuğla kiremit ve orman ürünleri işleyen sanayilerin şehirde konuta olan ihtiyacı artırmasıyla birlikte kooperatifleşme hız kazanmıştır. Böylece özellikle Tosya şehrinin güneyinde E-80 devlet karayolu boyunca eski bağ alanları imara açılarak yeni Tosya şehrinin ana gelişim yönü belirlenmiştir.

KAYNAK : Tarihi İpek Yolu Üzerindeki Bir Anadolu Şehri : Tosya (Kuruluşu ve Gelişmesi); Yrd.Doç.Dr. B. Ünal İBRET (Gazi Üniversitesi, Kastamonu Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, 37200)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Delidevrez Çayı Mutlaka Islah Edilmelidir.

“Tosya”nın bir ihtiyacı “Delidevrez” Çayı Mutlaka Islah Edilmelidir. Tosya (Hususi) – Tosya’nın en hayati, fakat çok müşkül; en kazançlı...