24 Ağustos 2022 Çarşamba

Memleket Mektupları TOSYA - Zelzeleden Sonra

Memleket Mektupları

TOSYA

– Zelzeleden sonra –

Otomobilimiz kasabaya girerken ilk gözüme çarpan enkaz yığını, Hastahane oldu. Daha iki üç sene evvel faaliyete başlayan bu muazzam beton binanın demir, çimento ve taş külçesi haline gelişi ileride karşılaşacağımız facia hakkında bana açık bir fikir veriyordu.

Köprübaşındaki birer resmi daire olan çadırların önünden geçerek Hanönü’nde durduk. Üstüne P.T.T merkezi yazılı kırmızı bir tabelanın çakılı bulunduğu çadırların önündeydik. Güler yüzlü müdürün kısa cümlelerle verdiği izahatı dinlerken bir gürültü sohbetimizi kesti, sebebini öğrendik. Ufak bir rüzgârla yıkılacak hale giren Yenicami, minaresi istihkâm müfrezesi tarafından atılmış… Bu işin kazasız belasız neticelenmesi herkesi sevindiriyordu.

Minarenin dibindeki Veli Hoca’nın evi bu ikinci felaketten de kurtulmuştu. Kasabaya akşam pek erken girdi. Elektrik yanmadığı için ortalıktan el etek çekiliyordu. Herkes barakalarına, çadırlarına girmişti.

Fevzipaşa İlkokulu’nun önünden geçiyoruz. Yanımdaki öğretmen “İşte kızımın mektebi!” diyor. Üç mektebin içinde tamirden sonra işe yarayabilecek tek mektep… Arkadaş devam ediyor:

– Mektepte uzak köylerden beş çocuk yatıyordu. Zelzele başlayınca hemen yataklarından fırlıyorlar. Nereye gitsinler, kimseleri yok, doğru başöğretmenin evine… Kazım’ın evi enkaz yığını halinde… Öğretmen arkadaşlar kurtarmak için ellerinde keser, testere uğraşıyorlar, beyhude… Yağmur durmadan yağıyor. O gece başöğretmenlerde misafir kalan Belkıs nasılsa kurtuluyor. Üstünde başında bir şey olmadığı için pardesü veriyorlar. Hala soğuktan heyecandan titremektedir. Çocuklardan biri pantolonunu çıkarıp öğretmenine veriyor.

Biraz sonra Kazım’ı iki çocuğuyla birlikte ölü olarak çıkarıyorlar. Muhitinde çok sevilen bu kültürlü arkadaş karşısında, şahsi ıstıraplar unutularak baş döğülüyor…. Asabı bozulan Belkıs kahkahalar atarak bağırıyor.

– Söyleyin, kim verdi bu pantolonu? Gösterin bana, kim verdi?

Maarif çadırındayız. Kazım’ın yerine geçen İhsan yazı makinesinin başında, okulu yıkılan bir köy öğretmenine kaymakamın emrini tebliğ ediyor:

– Tedrisat köy odasında yapılacak, şu dergileri al, sonra al şu paketi de içinde pastırma var. Kastamonu öğretmenleri göndermiş.

Öğretmenin yeşil gözleri yeniden aydınlanıyor:

– Sağ olsunlar!

Karınca kararınca… Kalın bir defterin sayfalarını çeviren yeni maarif memuru Kazım’ın son yazısını gösteriyor: 26.XI,1943 Kilkuyu

Çeltik fabrikasının önündeyiz. Fabrika karaya vurmuş büyük bir harp gemisini andırıyor. Toprak Ofisi’nin 650 ton çeltiği enkaza karışmış… Bir hayli yağmur yediği bir bakışta anlaşılıyor. Fabrikanın bekçisi Ali bu taş ve makine yığınları arasından pek kolay kurtulmuş, anlatıyor:

– Kapıda bir tıkırtı duydum. Yataktan fırladım. Bir hırsız olmasın diye, pencerenin önüne dikildim. Dört yanı kolluyordum, çok geçmeden ortalık alt üst oldu. Bastığım yerden başka fabrikada sağlam yer kalmadı. Az önce içinden çıktığım yatağa baktım, üstüne duvar olduğu gibi çökmüş…

Fabrika kâtibi Mehmet enkaz arasında çalışan işçilere emirler veriyor; ayağıyla yıkılmış duvarlara dokunarak:

– Şunların yıkılacağı kimin aklına gelirdi.

Sonra işçilerin önümüze bıraktığı bir pirinç çuvalının ağzını açıyar. Eline sarı bir kerpiç parçası alıyor:

– İşte, Tosya’nın meşhur pirinci…

R. I

Vakit Gazetesi – 4 Ocak 1944




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Delidevrez Çayı Mutlaka Islah Edilmelidir.

“Tosya”nın bir ihtiyacı “Delidevrez” Çayı Mutlaka Islah Edilmelidir. Tosya (Hususi) – Tosya’nın en hayati, fakat çok müşkül; en kazançlı...