12 Ağustos 2024 Pazartesi

Kastamonu'da Kendir İstihsalat Şirketi ve Kendir Fabrikası Kurulması (1900)

KONU: Kastamonu ve çevresinde kendir mahsulatından ip, halat, kanaviçe imal etmek üzere bir fabrika tesisi için yirmi beş sene süreliğine Maliye Hukuk Müşaviri Hüsnü Bey’e imtiyaz verilmesi.  İ.İMT_3/9

Fi 15 Cemaziyelevvel 318 ve fi 28 Ağustos 316 (10 Eylül 1900)

 


Bâb-ı Âlî Hazine Evrakı

İrâdât-ı Seniyyeye Mahsus Melfûfât Cetvelidir

İrade-i Seniyye Numarası

Tarihi

İrade-i Seniyye Hülasası

1195

Fi 15 Ca 318

Kastamonu ve havalisinde ip ve halat ve sair imal etmek üzere bir fabrika tesisi için imtiyaz i‘tâsı hakkında.

Adet Makbûzât

Melfûfât numarası

Bâlâdaki irâde-i seniyyenin melfufu bulunan evrakın envaı

1

374

Şura-yı Devlet Mülkiye Dairesinin Meclis-i Mahsus-ı Vükeladan müzeyyel mazbatası

1/3

 

Mukavelename



-

Şura-yı Devlet

Mülkiye Dairesi

Adet

374

 

Kastamonu ve havalisinde husule gelen kendir mahsulatından ip ve halat ve kanaviçe ve çuval imal etmek üzere bir fabrika inşası için Maliye Nezareti Hukuk Müşaviri Muavini saadetli Hüsnü Bey Efendi hazretleri taraflarından imtiyaz itası bâ istida talep olunması üzerine Meclis-i Nafia’dan kaleme alınan mezâbıtın ol babdaki mukavelename layihasıyla beraber takdim kılındığı ve istida-yı mezkûr Memâlik-i Şâhânece sanayi ve ticaretin terakkisine hadim teşebbüsât-ı nafia cümlesinden olarak şayan-ı terviç göründüğü beyanıyla ifa-yı muktezasına dair Ticaret ve Nafia Nezaretinin Şura-yı Devlete havale buyrulan 2 Rebiulevvel 317 tarihli tezkiresi ve melfûfâtı üzerine Tanzimat Dairesinden kaleme alınan 14 Rebiulahir 317 tarihli mazbata Mülkiye Dairesinde lede’l-kıraat vâkıâ o makule mamulatın el-yevm diyar-ı ecnebiyeden celp edilmekte olduğu düşünülür ise hem mahsulat-ı dâhiliyeye mahall-i sarf ve revaç olabilecek ve hem yine dâhilde sanayi ve ticaretin taammüm ve terakkisine ve binaen aleyh servet-i memleketin muhafazasına hizmet ve delalet edecek olan bu misillü fabrikaların Memâlik-i Mahrûse-i Şâhânede vücuda getirilmesindeki fevâid ve muhassenat inkâr olunamayacağı gibi bu yolda teşebbüsât-ı nafiada bulunanların teşvik ve tergîbi ve alelhusus vaz edecekleri sermayelerinin hükümet-i seniyyece temini de muvafık-ı hal ve maslahat olacağı cihetle istida ve işar-ı vaki esasen şayan-ı terviç ve tasvip olup ancak bu babda mahallince olan mütalaât istihsal olunup olunmadığına dair sarahat bulunmadığından zikir olunan mukavelename layihası mündericatı mahalleri ahval ve ihtiyâcâtını temine kâfi olup olmadığı da anlaşılmak üzere evvel emirde bir suretinin Kastamonu Vilayetinden istilam-ı keyfiyet olunmuş idi.

Bu kere vilayet-i mezkûre meclis idaresinden cevaben tevârüd eden 15 Şaban 317 tarihli mazbata vilayetin başlıca mahsulatından olan kendir ziraatının teksir-i revacına hizmeti ve mamulat-ı dâhiliye ağaçtan mamul destgâhlarla vücuda getirilen urgan ve kınnaptan ibaret ve bir daire-i mahdûdeye münhasır bulunmakla ecnebi mamulatına ihtiyaçtan vilayeti mazhar-ı terakki olduğu takdirde belki memalik-i mahrûsenin bir kısm-ı mühimini vareste kılacağı derkâr olan bu gibi müessesât bir taraftan da servet-i milliyenin temin-i terakkisine hâdim olacağından ahval ve ihtiyâcât-ı mahalliyeye tamamıyla tevfik edilmiş olan mukavelename layihasının yalnız beşinci maddesinin bir fıkrasında fabrika mamulatının ecnebiye ve memalik-i şahanenin kıtaat-ı sairesine sevk ve ihracında gümrük resmi ahz olunmayacağı münderiç bulunduğuna nazaran resm-i mezbûrun el-yevm mevcut ve ileride küşat edilecek olan adi destgâhlar mamulatından dahi aranılmaması ve bir de vilayetin kendir mahsulatı erbab-ı ziraat tarafından kâmilen nefs-i Kastamonu’da vaki Nasrullah el-Kadı namıyla maruf cami-i kebir müsakkafatından Urgan Hanı’na celp ve cem edilerek fürûht edilmekte ve bundan arzıye namıyla senevi üç dört bin kuruş hâsıl olarak cami-i şerif-i mezkûr levazımına tahsis kılınmakta bulunmuş olmasıyla fabrikanın tesisinden dolayı mahsulat-ı mezkûre doğrudan doğruya fabrikaya nakil olunacağına ve masrufun lehine nazaran varidat-ı mebhûsenin sektedâr edilmemesi için her sene bi’l-hesap noksanının sahib-i imtiyaza taahhüt ettirilmesi ve nısfı Hazine-i Celileye nısf-ı diğeri tanzîfât ve tathîrâta ait bulunan kantar resminin dahi tedennisine mahal bırakılmamak üzere mahsulat-ı fabrika önünde tehiye edilecek belediye kantarıyla vezninin meşruta olması vârid-i hâtır idiği dermeyan kılınmıştır.

Vilayet-i mezkûre dâhilinde el-yevm mevcut bulunan ve ileride tesis edilecek olan destgâhlar mamulatının gümrük resminden muaf tutulması ayrıca düşünülecek husûsâttan olup bunun mevzubahis olan mukaveleye taalluku bulunmadığı gibi kantar resmi de eşyayı sahiplerinden rıza ve ihtiyaçlarıyla miri kantarıyla vezin ettirdikleri zaman istifa olunup bu babda bir gûne mecburiyet vaz‘ı da müttehid-i usul ve karara muhalif bulunmuş ve şu kadar ki nefs-i Kastamonu’da vaki Nasrullah el-Kadı namıyla maruf cami-i kebirin müsakkafatından olan Urgan Hanının arzıye resmi mikdar-ı senevisi dört bin kuruştan dûn olmadığı halde noksanının ber mûceb-i işar sahib-i imtiyaz tarafından ikmal olunacağı layihanın altıncı maddesine derç ve bir de sahib-i imtiyazın bir Osmanlı Anonim Şirketi eylemesi için Ferman-ı Ali tarihinden muteber olmak üzere layihanın dördüncü maddesinin muayyen bir sene müddet kendisinin istida-yı ahirine binaen bir buçuk seneye iblağ edilmekle beraber onun mukabilinde yine madde-i mezbûredeki “işbu şirketin tarih-i teşekkülünden itibaren iki sene nihayetinde inşaata bed’ ile iki sene zarfında ikmale sahib-i imtiyaz mecburdur.” “fıkrası” İşbu şirketin tarih-i teşekkülünden itibaren üç sene hitamında inşaat bi’l-ikmal imalata da mübaşeret eylemeğe sahib-i imtiyaz veya makamına kaim olacak şirket mecburdur.” yolunda takayyüt ve fıkra-ı taliyesi dahi şu surete göre tadil ve mevâdd-ı sâiresi temin-i maksada kâfi görülüp yalnız bazı mertebe ibarece tahsis olunarak müsted‘î Hüsnü Beyefendi daireye celp ile teklif olundukta tadilat ve tashîhât-ı mezkûreyi tamamıyla imza eylediğinden mebhûsun anh olan layihanın nüsha-i mübeyyizası leffen takdim kılınmış olmakla bi’l-istizan irade-i seniyye-i cenâb-ı padişahi şeref-sünûh ve sudur nezaretine havalesi babında emir ve ferman hazret-i men lehu’l-emrindir.

Fi 24 Zilhicce 1317 ve fi 10 Nisan 316 (25 Nisan 1900)

Şura-yı Devlet Reisi ve Azalar

 

Şura-yı Devlet Mülkiye Dairesinden kaleme alınıp melfuf mukavelename layihasıyla birlikte meyane-i bendegânemizde kıraat ve mütalaa olunan işbu mazbatada gösterildiği veçhile Kastamonu ve havalisinde husule gelen kendir mahsulatından ip ve halat ve kanaviçe ve çuval imal etmek üzere bir fabrika inşası için Maliye Nezareti Hukuk Müşaviri Muavini Hüsnü Bey tarafından talep edilen imtiyazın itası dâhilde sanayi ve ticaretin terakkisine hizmet edecek teşebbüsât-ı nafia cümlesinden olarak münasip görüldüğü gibi sâlifu’l-beyan mukavelename layihası muhteviyatı dahi yolunda olmakla beraber işbu imtiyazın müddeti olmak üzere tahdit ve tayin olunmuş olan yirmi beş senede maslahata muvafık olduğundan mezkûr layiha leffen arz ve takdim olunmakla makrûn-ı müsaade-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî olduğu halde şerâit-i mukavelenamenin derciyle icap eden fermân-ı âlî Dîvân-ı Hümâyûn Kaleminden tasdîr olunduktan sonra ifa-yı muktezasının Ticaret ve Nafia Nezaretine havalesi babında ve kâtıbe-i ahvalde emir ve ferman hazret-i veliyyi’l-emrindir.

Fi 30 Rebiulevvel 318 ve fi 13 Ağustos 316 (26 Ağustos 1900)

 

Sadrazam

Halil Rifat b. İbrahim

Şeyhülislam

Mehmed Cemaleddin

Adliye Nazırı

Es-Seyyid Abdurrahman Nureddin

Serasker

Mehmed Rıza b. Mustafa

Bahriye Nazırı

Hasan Hüsnü b. Hüseyin

 

 

Şura-yı Devlet Reisi

Mehmed Said

 

 

Hariciye Nazırı

Ahmed Tevfik b. İsmail Hakkı

 

 

Dâhiliye Nazırı

Mehmed Memduh

 

 

Tophane-i Amire Müşiri

Mustafa Zeki b. Ali

 

 

Evkaf-ı Hümayun Nazırı

Es-Seyyid Abdullah Galip

 

 

Maarif Nazırı

Es-Seyyid Ahmed Zühdü

 

 

Ticaret ve Nafia Nazırı

Mustafa Zihni

 

 

Sadaret Müsteşarı

Es-Seyyid Mehmed Tevfik

 

 

Maliye Nazırı

Es-Seyyid Ahmed Reşad

 



Şura-yı Devlet

 Mülkiye Dairesi

Adet

 

Mukavelename “Layiha”

 

Bir taraftan Devlet-i Aliye namına hareket eden Ticaret ve Nafia Nazırı ve diğer taraftan Kastamonu’da ip halat çuval ve sicim imaline mahsus bir fabrika tesisini müteahhit saadetli Hüsnü Bey arasında mevâdd-ı âtîye kararlaştırılmıştır.

Birinci Madde – Kastamonu vilayetiyle sancaklarına ait olmak üzere çuval ip halat ve kanaviçe imaline mahsus su veya buhar ile müteharrik bir fabrika tesisi için saadetli Hüsnü Bey’e yirmi beş sene müddetle imtiyaz ita olunmuştur. Trabzon ve Ankara vilayetleriyle İzmit sancağı dâhilinde aharı tarafından bu gibi bir fabrika inşası imtiyazı talep olunduğu surette sahib-i imtiyazın aynı şeraitle mezkûr fabrikayı inşaya hakk-ı rüçhanı olacaktır.

İkinci Madde – İşbu imtiyazın evvelce mevcut olan fabrika ve destgâhlar ile bundan böyle efrâd-ı ahali tarafından yapılıp el ile işletilecek bu nevi ip ve halat ve sair destgâhlarına şümulü olmayacaktır.

Üçüncü Madde – Vilayet-i mezkûre dâhilinde ve müddet-i imtiyaz zarfında aharı tarafından o nevi bir fabrikanın tesis ve inşasına müsaade kılınmayacak ve sahib-i imtiyaz fabrika mahallini intihapta mahalli hükümetinin reyini istihsal eyleyecektir.

Dördüncü Madde – Fabrikayı tesis ve inşa ile işlettirmek üzere fermân-ı âlî tarihinden itibaren nihayet bir buçuk sene zarfında bir anonim Osmanlı şirketi teşkiline ve işbu şirketin tarih-i teşekkülünden itibaren üç sene hitamında inşaatı bi’l-ikmal imalata da mübaşeret eylemeğe sahib-i imtiyaz veya makamına kaim olacak şirket mecburdur. İşbu müddetler hitamında bir sebeb-i meşru ve özür-i makbule müstenid olmayarak şirket teşkil edilmediği ve inşaat ikmal ve imalata mübaşeret olunmadığı takdirde sahib-i imtiyaz veya makamına kaim olacak şirket hakk-ı imtiyazdan sakıt olacaktır.

Beşinci Madde – Zikrolunan fabrikanın tesis ve inşası için ilk defe olarak Memalik-i Mahrûse-i Şâhâne ile memalik-i ecnebiyeden celp olunacak âlât ve edevât ve sair levazım-ı inşâiye gümrük resminden muaf tutulacağı gibi fabrikanın imalat-ı daimesi için dâhilden tedarik ve mubayaa olunacak mevâdd-ı asliye ile fabrikanın mamulatından dâhilde sarf ve memâlik-i ecnebiyeye ihraç edileceklerinden gümrük resmi istifa olunmayacaktır.

Altıncı Madde – Sahib-i imtiyaz veya makamına kaim olacak şirket senevi Darülaceze için hükümet-i seniyeye otuz adet Osmanlı Altını ita edeceği gibi nefs-i Kastamonu’da vaki Nasrullah el-Kadı namıyla maruf camii-i kebirin müsakkafatından olan Urgan Hanında fürûhtu öteden beri mutad olan vilayet kendir mahsulatından istifa oluna gelen ve arzıye namı verilen resmin mikdar-ı senevisi mahsûlât-ı mezkûrenin doğrudan doğruya mahallerinden fabrikaya nakli sebebiyle dört bin kuruştan aşağı tenezzül eylediği hükümet-i mahalliyece tebeyyün ve tahakkuk eyledikte kezalik sahib-i imtiyaz veya makamına kaim olacak şirket işbu noksanı ikmale müteahhittir.

Yedinci Madde – Sahib-i imtiyaz veya makamına kaim olacak şirket fabrika mamulatından devâir-i askeriye için mubayaası istenilecek eşyanın bir hizmet-i müftehire olmak üzere fiyat-ı mukarrereden yüzde beş tenzilat ile fürûhtunu vaat eder.

Sekizinci Madde – Makinist ve fen memurlarından maada fabrika amele ve efradı tebaa-i Devlet-i Aliye’den olacak ve bunlar umumiyetle (…) iktisa (?) edecek ve şirket sıfat-ı tabiiyeti hasebiyle devâir-i hükümetle olan muhaberatta Türkçe lisanı istimal eyleyecek ve şirketin bilcümle muamelatı Kavânîn-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’ye damga nizamnamesine tabi olacak ve hükümet ve efrâd-ı ahali ile şirket arasında tehaddüs edecek bilcümle deâvî Mehâkim-i Osmaniye’de rüyet edilecektir.

Fi 24 Zilhicce 1317 ve fi 10 Nisan 316 (25 Nisan 1900)

Şura-yı Devlet


 

Bâb-ı Âlî

Dâire-i Sadâret

Dîvân-ı Hümâyûn

Adet

8

 

Kastamonu ve havalisinde kendir mahsulatından ip ve halat ve kanaviçe ve çuval imal etmek üzere bir fabrika tesis için şerâit-i mukarrere ve yirmi beş sene müddetle Maliye Hukuk Müşaviri Muavini saadetli Hüsnü Beyefendi hazretlerine imtiyaz itası hakkında Meclis-i Nafia’dan tanzim ve tesyîr olunup icra-yı muhteviyatına Şura-yı Devlet ve Meclis-i Âlî-i Vükelâ-yı fihâm kararıyla bi’l-istîzân 15 Cemaziyelevvel ve 28 Ağustos 316 tarihinde irade-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhî şeref-taalluk buyrulan mukavelename ile mazbatalar ve irade-i seniyyeyi havi tezkire-i sâmiye Divan-ı Hümayun Kuyûd Odası defâtirine kayıt olunarak leffen takdim kılındığını mübeyyin işbu müzekkire Bâb-ı Âlî Evrak Müdüriyet-i Aliyyesine takdim kılındı.

Fi [5] Cemaziyelahir 317 ve fi 17 Eylül 316 (30 Eylül 1900)

Beğlikçi-i Divan-ı Hümayun



Bâb-ı Âlî

Dâire-i Sadâret

Âmedî-i Dîvân-ı Hümâyûn

1325

 

 

Atûfetlü efendim hazretleri;

Kastamonu ve havalisinde kendir mahsulatından ip ve halat ve kanaviçe ve çuval imal etmek üzere bir fabrika tesisi için şerâit-i mukarrere ve yirmi beş sene müddetle Maliye Hukuk Müşaviri Muavini saadetli Hüsnü Bey’e imtiyaz itası hakkında Şura-yı Devlet Mülkiye Dairesinden tanzim ve Meclis-i Mahsus-ı Vükeladan tezyîl kılınan mazbata melfufuyla arz ve takdim olunmakla ol babda her ne veçhile irade-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhî şeref-sünûh buyrulur ise mantûk-ı âlîsi infaz edileceği beyanıyla tezkire-i senâverî takdim kılındı efendim.

Fi 30 Rebiulahir 318 ve fi 13 Ağustos 316 (26 Ağustos 1900)

Sadrazam

Rifat

 

Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki;

Resîde-i dest-i ta‘zîm olup Şura-yı Devletin Meclis-i Mahsus-ı Vükeladan müzeyyel mazbata-ı ma‘rûzası ve melfufu ile beraber manzûr-ı âlî buyrulan işbu tezkire-i sâmiye-i sadâret-penâhîleri üzerine mûcebince irade-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-sudûr buyrulmuş olmakla ol babda emir ve ferman veliyyu’l-emrindir.

Fi 15 Cemaziyelevvel 318 ve fi 28 Ağustos 316 (10 Eylül 1900)

Ser-kâtib-i hazret-i şehriyârî

Tahsin


  

KONU: Kastamonu ve çevresinde kendir mahsulatından ip, halat, kanaviçe imal etmek üzere bir fabrika tesisi ve Kendir İstihsâlât Şirketi kurulması imtiyaz verilmesi.  İ.DUİT_122/26

Fi 13 Şevval 1336/22 Temmuz 1334 (22 Temmuz 1918)

 


Bâb-ı Âlî

Dâire-i Sadâret

Âmedî-i Dîvân-ı Hümâyûn

İrâde-i Seniyye

 

Merkezi Kastamonu’da olarak kendir istihsâlâtını ıslâh ve tevzyîd ve bunun için fabrika tesis etmek üzere otuz sene müddet ve yetmiş bin lira sermaye ile “Kastamonu Kendir İstihsâlât ve İhrâcât Şirketi” namı altında Münir ve Mehmed Beyler ile rüfekâsı taraflarından bir şirket teşkiline Şûra-yı Devlet ve Meclis-i Vükelâ kararlarıyla ruhsat verilmişdir.

Bu irâde-i seniyyenin icrasına Ticaret ve Ziraat Nazırı memurdur.

Fi 13 Şevval 1336/22 Temmuz 1334 (22 Temmuz 1918)

 

 

Bahriye Nazırı

Harbiye Nazırı

Şeyhülislam ve Evkaf-ı Hümayun Nazır Vekili

Sadrazam ve Maliye Nazırı Vekili

 

 

Nafia Nazırı

 

 

Maarif Nazırı

 

 

Adliye Nazırı ve Şûra-yı Devlet Reisi

 

 

Dâhiliye Nazırı

 

 

Hariciye Nazırı

 

 

 

 

Posta ve Telgraf Nazırı

 

 

Ticaret ve Ziraat Nazırı



Bâb-ı Âlî

Meclis-i Mahsûs

 

Ticaret ve Ziraat Nezaretinin Şura-yı Devlete muhavvil tezkiresi üzerine Maliye ve Nafia Dairesinden tanzim ve heyet-i umumiyesinden tezyîl olunup miyâne-i bendegânemizde mütalaa olunan 7 Ramazan 336 / 16 Haziran 334 (16 Haziran 1918) tarih ve 318 numaralı mazbatada beyan olunduğu veçhile merkezi Kastamonu’da olarak kendir istihsâlâtını ıslah ve tezyîd ve bunun için fabrika tesis etmek üzere otuz sene müddet ve yetmiş bin lira sermaye ile “Kastamonu Kendir İstihsâlât ve İhrâcât Şirketi” namı altında Münir ve Mehmed Beyler ile rüfekâsı taraflarından teşkili istida kılınan şirket nizamname-i dâhilî lâyihası mündericâtı münasip ve şûrâ-yı müşârun ileyhâca icra kılınan tadilat muvafık göründüğündün şirket-i mezkûrenin teşkiline ait muamelenin ifası hususunun Ticaret ve Ziraat Nezaretine havalesi bi’t-tezekkür sâlifü’l-beyân mazbata ve layiha bu bâbda kaleme alınan irâde-i seniyye layihası ile leffen arz ve takdim kılınmakla kâtıbe-i ahvalde emir ve ferman hazret-i veliyyi’l-emr efendimizindir.

Fi 12 Şevval 1336 ve fi 21 Temmuz 1334 (21 Temmuz 1918)

 

Sadrazam ve Maliye Nazırı Vekili

Şeyhülislam ve Evkaf-ı Hümâyûn Nazır Vekili

Bahriye Nazırı

Harbiye Nazırı

 


Hariciye Nazırı

 


Dâhiliye Nazırı

 


Adliye Nazırı ve Şura-yı Devlet Reisi

 


Maarif Nazırı

 

 

Nafia Nazırı

 

 

Ticaret ve Ziraat Nazırı

 

 

Posta ve Telgraf ve Telefon Nazırı

 



     Şûrâ-yı Devlet

Maliye ve Nafia Dairesi

Aded

36207

318

 

Merkezi Kastamonu’da olarak kendir ve istihsâlâtını ıslah ve tezyîd ve bunun için fabrika tesis etmek üzere otuz sene müddet ve yetmiş bin lira sermaye ile “Kastamonu Kendir İstihsâlât ve İhrâcât Şirketi” namı altında Münir ve Mehmed Beyler ile rüfekâsı taraflarından teşkili istida kılınan şirket nizâmnâme-i dâhilî layihasının bir nüsha-i muaddele ve musahhahasının takdimini mutazammın Ticaret ve Ziraat Nezaretinin Şûrâ-yı Devlete havale buyrulan 15 Mayıs 334 (15 Mayıs 1918) tarih ve 83/10 numaralı tezkiresi melfufuyla Maliye ve Nafia Dairesi kıraat olundu.

Mezkûr layiha lede’t-tetkik mündericâtı usul ve emsaline muvafık görülmüş olmakla nezaretçe yapılan tashîhât ve tadilatı havi bir nüsha-i matbuası heyet-i umumiyece tetkik olunmak üzere leffen takdim kılındı. Ol bâbda emir ve ferman hazret-i men lehu’l-emrindir.

7 Ramazan 336 ve 16 Haziran 334 (16 Haziran 1918)

 

Mühür

Şura-yı Devlet

Maliye ve Nafia Dairesi Reis-i Sanisi

Azadan

Azadan

Azadan

Azadan

Azadan


 

Maliye ve Nafia Dairesinin işbu mazbatası melfuf nizamname-i dâhilî layihasıyla heyet-i umumiyede kıraat olundu.

Zikir olunan layiha bi’t-tetkik mündericâtı usul ve emsaline muvafık görülerek nüsha-i mübeyyizası leffen takdim kılındı. Ol bâbda emir ve ferman hazret-i men lehu’l-emrindir.

7 Şevval 336 / 16 Temmuz 334 (16 Temmuz 1918)

 

 

Şura-yı Devlet Reisi

Azadan

Azadan

Azadan

Azadan

Azadan


Azadan


Azadan


Azadan


Azadan


Azadan


Azadan

 

Azadan

 

Azadan

  

Azadan

 

Azadan

 

Azadan

 

Azadan

 

Azadan

 

 

 

 

***

 

Osmanlı Anonim Şirketleri Nizâmnâme-i Dâhilîsi Nümûnesi


***

Hukuk Matbaası – İstanbul

1333

 

Kastamonu Kendir İstihsâlât ve İhrâcât Şirketi Nizâmnâme-i Dâhilî Lâyihası

Şirketin teşkili ve maksadı ve ismi ve merkezi beyanındadır.

Birinci Madde – Kendir istihsâlâtını ıslâh ve tezyîd ve bunun için fabrika tesis etmek üzere zîrde muharrerîn imza Münir ve Mehmed Beyler ile Sırrı ve Mehmed Besim ve Mehmed Şevki ve Abdullah ve Ali ve Cemal Efendiler ile tertip ve ihracı ber vech-i âtî kararlaştırılan hisseler ashabı beyninde bir Osmanlı Anonim Şirketi teşkil olunmuştur.

İkinci Madde – Şirketin unvanı Kastamonu Kendir İstihsâlât ve İhrâcât Şirketi olacak ve tabiiyeti itibarıyla bi’l-cümle muamelatı hakkında Devlet-i Osmaniye’nin kavânîn ve nizâmât-ı hazıra ve müstakbilesi tatbik edilecektir.

Üçüncü Madde – Şirketin merkezi Kastamonu şehrinde olacak ve Memâlik-i Osmaniye’nin sair bir mahallinde veya memâlik-i ecnebiyede dahi şubeleri bulunabilecektir. Şube küşâd edildikçe Ticaret Nezaretine malumat verilecektir.

Dördüncü Madde – Şirketin müddeti bazı esbâbdan dolayı kat‘ veya temdîd edildikçe suret-i katiyede teşekkülü tarihinden itibaren otuz seneden ibaret olacaktır.

İkinci Fasıl

Beşinci Madde – Şirketin sermayesi yetmiş bin liradan ibaret olup beheri beş Osmanlı lirası kıymetinde on beş bin hisseye münkasımdır.

Heyet-i umumiyenin işbu sermayeyi bir misli tezyîd etmeğe salahiyeti olacaktır. Tezyîd-i sermayeye karar verildiği zaman hükümete malumat verilecektir. Sermayenin bir mislinden fazla tezyîdi evvel emirde hükümetin muvafakatinin istihsaline mütevakkıftır. Şirketin ihraç eyleyeceği hisse senedâtının numuneleri kable’l-ihraç li-ecli’t-tasdik Ticaret Nezaretine tevdi edilecektir.

Altıncı Madde – Şirket sermayesinin tamamı imza ve yüzde onu istihsal olunduktan sonra suret-i katiyede teşekkül etmiş addolunacak ve hissedar yazılanlara tediye ettikleri tekâsîti mübeyyin muvakkat senedât-ı muvakkata senedât-ı asliyeye tahvil edilecektir. Şirketin hisse senedâtı olunacaktır.

Sermayenin ilk taksitinin tediyesinden sonra kalacak miktarı şirketin ihtiyacına göre mukassıtan veya defaten meclis-i idarenin kararıyla Dersaadet ve sair lazım gelen mahallerde elsine-i muhtelifede çıkan resmî ve gayr-ı resmî bazı gazetelerle lâ ekall otuz gün evvel ilan olunarak mütâlebe olunacaktır.

Yedinci Madde – Hisseler bedelinin nısfı tediye olununcaya değin verilen senedât-ı muvakkata ashabının ismine muharrer olacak ve bedelinin yüzde onu tediye olunmadıkça kabil-i havale ve fürûht olamayacaktır. Ve bunların havale ve fürûhtu ve hatta şirketin defterine kayıt edilerek zîri bayi ile müşteri ve müdirândan biri tarafından imza olunmakla icra olunacak ve keyfiyet-i havale ve fürûhtu senette dahi zikir ve işaret kılınacaktır. Bedelin nısfı tediye olunduktan sonra senedât-ı asliye hamiline ait olmak üzere muharrer bulunacaktır.

Sekizinci Madde – Hisse senetleri şirket nazarında kabil-i inkısâm değildir. Ve şirket her hisse için bir sahip tanır. Bir hissedarın varis veya dâyinleri hiçbir vesile ile şirketin emval ve emlakinin taht-ı hacze vaz‘ını talep ve şirketin umur-ı idaresine müdahale edemezler. Ve istifa-yı hukuk için şirketin muhasebe defâtiri ile heyet-i umumiyenin kararlarını kabule mecburdurlar.

Dokuzuncu Madde – Evkat-ı muayyenede tekâsîti tediye olunmayan hisse senedâtının sahiplerinden teehürât-ı vakıadan dolayı ihtar-ı keyfiyete hacet kalmaksızın taksitin hululü gününden itibaren senevi yüzde yedi hesabıyla faiz ahz olunacaktır.

Onuncu Madde – Şirketin taksitleri vaktiyle tediye edilmeyen senedât ashabı aleyhine ikame-i dava etmeğe ve hisseleri dahi satmağa salahiyeti olacaktır. Ve bu makule satılması lazım gelen hisse senedâtının numaraları gazeteler marifetiyle neşir ve ilan olunarak tarih-i ilandan on beş gün sonra şirket hiçbir gûne ihtara ve muamelat-ı adliyeye mecbur olmamak ve zarar ve ziyanı sahibine ait olmak üzere Dersaadet ve mahall-i saire borsalarında ve bu borsalarda henüz alınıp satılması kabul olunmamış ise müzayede tarikiyle hisseleri sattıracaktır. Bu veçhile fürûht olunan senedât iptal olunacak ve müşterilere eski senetlerin numaralarını havi olmak üzere yeni senedât ita kılınacaktır. Satılan senedin esman-ı hasılası hissedarın şirkete olan deynine hasr ve tahsis olunur. Ve noksanı ondan talep olunacağı gibi fazlası var ise ona ita olunur.

Üçüncü Fasıl

Şirketin Umûr-ı Dâhiliyesi Beyanındadır.

On Birinci Madde – Şirketin umur ve mesâlihi heyet-i umumiye tarafından mansûb ve beşten yediye kadar azadan mürekkep bir meclis-i idareye ihale olunur. Ve şu kadar ki ilk üç sene müddet için teşkil olunacak meclis-i idare azası müessisler tarafından tayin olunacaktır.

On İkinci Madde – İlk üç sene müddet için tayin olunan azanın müddet-i memuriyetleri hitam bulduktan sonra intihâbât icrasıyla tayin edecek biri meclis-i idare azasının ilk teceddüd-i kura ile ve ondan sonra kıdem itibarıyla her sene ikisi çıkarılarak yerlerine aharı intihap ve tayin kılınacaktır.

On Üçüncü Madde – Meclis-i idarenin içtimaı icab-ı maslahata tabi olacak ise de her ayda bir şirketin merkezinde toplanması lâbüddür. Müzakeratın muteber olması lâ ekall nısfından bir ziyade azasının bizzat huzuruna menûttur.

Meclis-i idarenin kararları hazır bulunan azanın ekseriyet ârâsıyla muteber olur. Tesâvî-i ârâ vukuunda keyfiyet-i içtima âtîye ta‘lîk edilir. Ve onda dahi tesâvî-i ârâ vuku bulursa mevzubahis olan teklif ret olunur.

On Dördüncü Madde – Meclis-i idarenin müzakeratı zabıt defterine kayıt olunur. Ve zîri reis ile hazır bi’l-meclis bulunan aza tarafından imza edilir. Zaptın sureti veya bir fıkra-i muhricesi muteber olmak için reis veya vekili tarafından imza olunmak lazım gelir.

On Beşinci Madde – İdare meclisi azasından her birinin şirketin 100 adet hisse senedine malik olması lazım gelir. Senedât-ı mezbûre şirketin sandığına tevdi olunacak ve azanın müddet-i memuriyetleri zarfında satılamayacaktır. Bunların üzerine fürûhtu caiz olmadığını mübeyyin bir damga vurulacaktır.

On Altıncı Madde – Meclis-i idare azasından bir veya bir kaçının vefatı veya istifası vukuundan veya sair bir sebepten dolayı bir veya birkaç aza yeri münhal kalır ise meclis-i idare işbu yerlere muvakkaten aza tayin eyleyecek ve intihâb-ı kat‘î gelecek heyet-i umumiye tarafından icra olunacaktır.

On Yedinci Madde – Meclis-i idare her sene azası miyânında bir reis ve bir reis vekili intihap eder. Ve reisin veya vekilinin gıyabında vekâlet etmek üzere azadan birini tayin eder.

On Sekizinci Madde – Azadan memâlik-i ecnebiyede ikamet veya muvakkaten gaybubet edenler esna-yı müzakeratta kendilerine vekâlet etmek üzere refiklerinden azadan birini tayin edebilirler. Şu kadar ki vekâlet edecek azanın kendi reyi dâhili olduğu halde ikiden ziyade reyi olamayacaktır.

On Dokuzuncu Madde – Meclis-i idare şirketin umur ve emvalinin idaresi için iktidar-ı tâmmı haizdir ve hatta sulh olmak ve hüküm tayin etmek salahiyetine dahi maliktir. Ve heyet-i umumiyeye arz olunacak hesâbâtı tanzim ile tevzi olunacak temettuun miktarını teklif eder. Meclis-i idarenin reisi gerek müddei ve gerek müddei-i aleyh sıfatıyla huzur-ı muhakemede bizzat veya bi’l-vekâle şirket namına murafaada bulunur.

Yirminci Madde – Meclis-i idare mevâdd-ı mahsusa ve bir müddet-i muayyene için haiz olduğu iktidarı kısmen veyahut tamamen azasından bir veya birkaç zata ya vekâlet-i mahsusa ihale edeceği misillü mesâlih-i cariyenin rüyet ve tesviyesi için hariçten dahi bir veya birkaç zatı tevkil eyleyebilir.

Yirmi Birinci Madde – Meclis-i idare azası hasılat-ı safiyeden kendilerine tahsis kılınacak hisseden başka mecliste hazır bulunacakları günler için hissedârân heyet-i umumiyesince takdir ve tayin edilecek bir ücret dahi ahz edeceklerdir.

Dördüncü Fasıl

Heyet-i Umumiye Beyanındadır.

Yirmi İkinci Madde – Suret-i muntazamada akd-i içtima eden heyet-i umumiye hissedârânın heyet-i mecmuası makamında bulunur.

Yirmi Üçüncü Madde – Heyet-i Umumiye ilk üç ay zarfında şirketin merkezinde suret-i âdiyede akd-i içtima eder. Bundan başka meclis-i idare icap eyledikçe veya sermayenin rub‘una müsavi hissedârânın talebiyle suret-i fevkaladede olarak heyet-i umumiyeyi davet edebilir. Her sene heyet-i umumiyenin içtimaı nihayet yirmi gün akdem tahriren Ticaret Nezaretine ihbar olunacak ve heyet-i mezkûrede cânib-i nezaretten bir komiser hazır bulundurulabilecektir.

Meclis-i idare ve müfettiş raporlarıyla senelik bilançodan ve heyet-i umumiye zabıtnamelerinden ve heyet-i mezkûrede hazır bulunan hissedârânın esâmî ve mikdar-ı hisselerini mübeyyin cetvelden dörder nüshası Ticaret Nezaretine gönderilecektir.

Yirmi Dördüncü Madde – Heyet-i umumiye vekâleten veya asaleten lâ ekall yirmi hisseye malik olan hissedârândan mürekkep olacaktır. Heyet-i umumiyede gerek asaleten ve gerek vekâleten hazır bulunan hissedârânın her yirmi hisse için bir reyi olacak ve şu kadar ki her bir hissedarın ondan ziyade reyi olamayacaktır.

Yirmi Beşinci Madde – Davetnameler yevm-i içtimadan lâ ekall bir mâh evvel altıncı maddede beyan edildiği veçhile gazetelerle ilan kılınacaktır.

Yirmi Altıncı Madde – Heyet-i umumiye gerek asaleten ve gerek vekâleten şirket sermayesinin bir rub‘una müsavi hisse senedâtına malik hissedarlar hazır bulunur ise teşekkül etmiş addolunur. Heyet-i umumiyede hazır bulunacak hissedârânın mutasarrıf oldukları hisselerin sâlifü’z-zikr bir rub‘a müsavi olup olmadığı anlaşılmak üzere hisse senetlerini on gün zarfında meclis-i idare tarafından irâe olunacak mahalle teslim etmeleri davetnamelerde ihtar olunacaktır. İşbu heyet-i umumiyenin defa-i evveli içtimaında hazır bulunan hissedârânın asaleten ve vekâleten hamil oldukları hisse senedâtının miktarı derece-i kifâyede olmadığı halde heyet-i umumiye ikinci defa olarak içtimaa davet edilir.

İşbu ikinci içtimada hazır bulunan hissedârân hisselerinin miktarı ne olur ise olsun birinci içtimada müzakere olunmasına karar verilmiş olan husûsât hakkında icra-yı müzakerat edeceklerdir. Ve bu veçhile cereyan eden müzakerat mer‘î ve muteber olacaktır. Birinci içtima ile ikinci içtima beynindeki müddet yirmi günden dûn ve bir mâhtan efzûn olamayacak ve ikinci içtimaın davetnameleri on gün evvel ilan olunacaktır.

Yirmi Yedinci Madde – Heyet-i umumiyeye meclis-i idare reisi riyaset eder ve reis mevcut olmadığı halde meclis-i idare azası içlerinden birini riyaset vekâletine intihap eylerler. Heyet-i umumiyede hazır olup en ziyade hisseye malik olanlardan ikisi re’y toplamak hizmetini ifa eder. Heyet-i umumiye kâtibi reis ile re’y toplamağa memur olanlar tarafından tayin olunur.

Yirmi Sekizinci Madde – Heyet-i umumiyede müzakere olunan husûsâta ekseriyet-i ârâ ile karar verilir. Müzakere olunacak mevâddın cetveli meclis-i idare tarafından tanzim edilir. İşbu cetvele dâhil olacak mevâdd meclis-i idarenin teklîfâtı ile hamil oldukları hisselerin bedeli şirket sermayesinin lâ ekall yüzde … baliğ olan hissedârân tarafından hissedârân tarafından yevm-i içtimadan lâ ekall on gün evvel vuku bulacak teklîfâttan ibaret olacaktır.

İşbu cetvele dâhil olmayan husûsât heyet-i umumiyede müzakere olunamaz.

Yirmi Dokuzuncu Madde – Heyet-i umumiye bilcümle hesâbâtın tetkiki için gerek hissedârândan ve gerek hariçten bir veya müteaddit müfettiş tayin eder. Şu kadar ki ilk sene-i hesâbiye için lazım gelen müfettiş veya müfettişler (…?....) canibinden intihap ve tayin kılınacaktır.

Otuzuncu Madde – Her sene akd-i içtima edecek olan heyet-i umumiye şirketin umur ve mesâlihine dair her sene meclis-i idare tarafından takdim olunan layiha ile hesâbâta dair müfettiş tarafından verilen raporun kıraatını istimâ‘ ve hesâbâtı lede’l-müzakere ya kabul veya ret eder ve hisse-i temettuu tayin eyler, tebeddülü iktiza eden meclis-i idare azasının yerlerine diğerlerini naspeder ve şirketin bilcümle umur ve husûsâtı hakkında bi’l-müzakere karar-ı kati ita ve meclis-i idarenin icap eylerse iktidarını tevsi eyler. Fakat heyet-i umumiyede asaleten ve vekâleten şirket sermayesinin lâ ekall sülüsânına müsavi hisseler ashabı mevcut olup bunların ekseriyet-i ârâsı hâsıl olmadıkça sermayenin tezyidine kara verilemez.

Otuz [Birinci] Madde – Heyet-i umumiyenin zapt olunan müzakeratı bir defter-i mahsusa kayıt ve zîri heyet-i umumiye reisi ile re’y toplamağa memur olanlar ve kâtip tarafından imza edilir. Heyet-i umumiyenin her içtimaında hazır bulunan hissedârânın esamisiyle ikametgâhını ve her birinin hamil olduğu hisselerin miktarını mübeyyin bir cetvel tanzim ile mevcut olanlar tarafından imza edilip zabıt defterinin o günkü varakasına rabt ve talep vukuunda alakadârâna tebliğ olunur.

Otuz İkinci Madde – Li-ecli’l-ihticâc ibraz olunacak heyet-i umumiyenin zabıt sureti veya fıkrât-ı muhricesi meclis-i idare reisi veya vekili tarafından imza edilir.

Otuz Üçüncü Madde – Heyet-i umumiye tarafından işbu nizamname ahkâmına tevfikan verilecek kararlar gaip olan veya muhalif re’yde bulunan hissedârân için dahi mecburiyu’l-icradır.

Beşinci Fasıl

Hesâbât-ı Seneviye ve Müfredat Defteri Beyanındadır.

Otuz Dördüncü Madde – Şirketin sene-i maliyesi Eylül iptidasından bed’ ile Ağustos’un sonuncu günü hitam bulur. Fakat birinci sene-i maliye müstesna olarak şirketin suret-i katiyede teşekkülü tarihi ile o senenin Ağustosunun sonuncu günü beynindeki müddeti şamil olacaktır. Meclis-i idare her sene nihayetinde şirketin matlûbât ve duyûnâtını havi bir defter-i umumi tanzim ve işbu defter ile muvazene defterini ve hesâbâtı heyet-i umumiyenin içtimaından kırk gün evvel müfettişlere irâe ve tebliğ edecek ve heyet-i umumiyenin hîn-i içtimaında ona takdim eyleyecektir. Heyet-i umumiyeye dâhil olmak salahiyetini haiz olan her hissedar mezkûr defterleri ve hesâbâtı mütalaa ve muayene edebilir.

Altıncı Fasıl

Temettuâtın suret-i taksimi ve re’su’l-mâle mahsup akçe beyanındadır.

Otuz Beşinci Madde – Şirketin temettuât-ı sâfiye-i seneviyesinden evvela bilâ istisna hisselerin cümlesine faiz olarak bedeli tesviye edilmiş sermayeye yüzde beş itasına kifayet edecek meblağ ve sâniyen ihtiyat akçesini teşkil etmek üzere temettuât-ı mezbûrenin yüzde beş ifraz olunduktan sonra baki kalan kısmı suret-i âtiyede taksim olunur.

Yüzde beş %5 müessislere,

Yüzde beş %5 meclis idare heyetine,

Yüzde beş %5 şirket memurlarına,

Yüzde seksen beş %85 umum hissedârâna.

Otuz Altıncı Madde – Heyet-i umumiye hisse senedâtının her sene bir mikdâr-ı muayyeni kura keşidesiyle tedavülden alınmak üzere hasılat-ı safiyeden her sene yüzde beş ifrazına karar verilebilir ve şu halde kurası isabet eden hisse senedâtı istirdat edilerek onların yerine birer (…) hissesi verilecek ve bu yeni hisseler için kemâkân hisse-i temettü verilecek ve fakat faiz ita olunmayacaktır.

Yedinci Fasıl

İhtiyat Akçesi

Otuz Yedinci Madde – İhtiyat akçesi otuz beşinci madde mûcebince temettuât-ı seneviyeden müfrez mebâliğin terakümünden teşekkül edecek ve masarıf-ı fevkalade ve gayr-ı melhûzaya karşılık tutulacak ve işbu akçenin miktarı şirket sermayesinin yüzde beşine müsavi bir raddeye baliğ oldukta ihtiyat akçesi ifraz olunmayacaktır. Şu kadar ki ihtiyat akçesi sermayenin yüzde yirmi beşine baliğ olduktan sonra ondan sarfiyat icrasıyla miktarı nisbet-i mezkûreden aşağı düşerse tekrar temettuâttan tevkîfât icrasına mübaşeret olunacaktır.

Otuz Sekizinci Madde – Hasılat-ı seneviye hisse başına yüzde beş faiz veya hisse-i temettü itasına kifayet etmediği takdirde noksanı ihtiyat akçesinden ikmal edilebilecektir.

Otuz Dokuzuncu Madde – Şirketin inkızâ-yı müddetinde bilcümle taahhüdâtı ifa olunduktan sonra ihtiyat akçesi kâffe-i hissedârân beyninde taksim olunacaktır.

Sekizinci Fasıl

Şirketin temdîd-i müddet ve feshi muamelatı beyanındadır.

Kırkıncı Madde – Meclis-i idare her ne vakit ve her sebeple olursa olsun heyet-i umumiyeyi içtimaa davetle şirketin müddetinin temdidini veya kat‘ı ile tasfiye-i muamelatını veyahut sair şirket ile birleşmesi teklif edebilir. Şu kadar ki temdîd-i müddet edilmesi veya icap ederse şirketin sair şirket ile birleşmesi ve tahvilat ihracı ve işbu nizamnamenin tadili maddeleri her halde hükümet-i seniyyenin ruhsatına mütevakkıftır.

Kırk Birinci Madde – Meclis-i idare şirket sermayesinin rub‘u zayi olduğu halde şirketin feshine veya devamına karar verilmek üzere heyet-i umumiyeyi davet eder.

Kırk İkinci Madde – Şirketin müddeti münkazıye oldukta veya müddeti tekmil olmaksızın fesih olundukta içtima eden heyet-i umumiye şirketin tasfiye-i muamelat ve hesâbâtına karar verecek ve tasfiye-i hesap için bir veya birkaç memur tayin edecektir. Heyet-i umumiye şirketin mevcut olduğu zamanlarda olduğu gibi tasfiye-i hesap esnasında dahi iktidar ve salahiyetini istimale devam edecektir. Tasfiye-i hesaba memur olanlar heyet-i umumiyenin kararı ve hükümet-i seniyyenin müsaadesi ile şirket-i mefsûhanın hukuk ve senedât ve taahhüdâtını diğer bir şirkete veya ahar bir kimseye devir ve ferağ edebilecektir.

Kırk Üçüncü Madde – İşbu faslın havi olduğu maddelerde gösterilen husûsâta karar vermek üzere suret-i fevkaladede davet edilecek heyet-i umumiyede şirket sermayesinin lâ ekall nısfına müsavi hisse senedâtı hamil hissedârân hazır olmadıkça cereyan edecek müzakerat makbul ve muteber olamaz.

Dokuzuncu Fasıl

Mevâdd-ı Müteferrika Beyanındadır.

Kırk Dördüncü Madde – İşbu nizamname-i dâhilî sureti şirketin teşkiline hükümetçe müsaade ita olunduktan sonra bir ay zarfında Dersaadet’te Takvim-i Vekayi ve diğer muteber bir gazete ile ve şirketin muamelatı veya şuabât idaresi bulunan yerlerde cerâid-i resmiye ve saire ile aynen veya icmâlen neşir olunacağı gibi nizamname-i dâhilîde hükümetin müsaadesiyle vuku bulacak her gûne tadilat ve her senenin heyet-i umumiye mukarreratı ve senelik bilanço suretleri dahi gerek Dersaadet ve gerek taşrada ber vech-i muharrer ilan kılınacaktır.

Kırk Beşinci Madde – Şirket ihraç edeceği hisselere sahip kaydı zımnında neşir eyleyeceği tarifnamede evvela şirketin maksad-ı teşekkülünü ve müddetini ve sâniyen müessislerin esamisini, salisen sermayenin miktarını ve suret-i tezyidi, râbian temettuun suret-i taksimini ve bu miyânda müessislere ve heyet-i idare azasına tahsis kılınacak mekâdîri sarahaten derç ve beyan edecektir.

Kırk Altıncı Madde – Şirket işbu nizamnameyi tab‘ ve temsil ettirerek talip olanlara ita eleyeceği gibi elli nüshasını bir defaya mahsus olmak üzere Ticaret Nezaretine irsal edecektir.

Kırk Yedinci Madde – Şirket istatistik idaresince ita kılınacak numunesine tevfikan her sene muamelatına dair bir istatistik cetveli tanzim ve nezarete takdim eyleyecektir.

[Mühür]

Şûrâ-yı Devlet

 

İşbu Nizamname-i Dâhilî Nümunesinin Fiyatı

İki Çeyrek Mecidîdir.












31 Temmuz 2024 Çarşamba

Tosya Tarihi

TARİHTE TOSYA

Tosya'nın kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber Kastamonu müzesi ilgililerince yapılan geziler neticesinde yer üstü vesikalardan az hatalı bir hesapla 3-4 bin senelik bir maziye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Tosya Gaşkalar, Hititler, Frigler, Kimmerler, Lidyalılar, İranlılar, Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar, Danişmentliler, Çobanlar, Candaroğulları ve Osmanlılar hâkimiyetinde bulunmuş, Moğollar ve Selçuklular Devrinde PAFLAGONYA (Kastamonu) hâkimiyetinde yasamış eski bir kazadır. Tosya halkının Orta Asya'dan zaman, zaman göç ederek Anadolu'nun iskân sahalarına ve dolayısıyla bu bölgeye gelip yerleşen Türkler olduğu belirlenmiştir. 

Tosya'nın kuruluş tarihinin ve kurucularının isimlerini belli eden tarih araştırmaları kesin olarak yapılmamıştır.Ancak ilk paragrafta belirlendiği üzere kuruluş tarihi tahmini olarak bilinmektedir. Tosya'nın da içinde bulunduğu Doğuda Kızılırmak, Batıda Bartın Çayı, Güneyde Aydost dağlarının Kızılırmakla birleştiği saha ile Kuzeydeki Karadeniz arasındaki kalan bölgeye Yunan şairi Homeros tarafından M. Ö VII. yüzyılda yerleşenlerin adına izafetle PAFLAGONYA dendiği bilinmektedir. Bizanslılar devrinde Tosya'ya DOCEIA adı verilmiştir. Bundan önceki adının ZAOKA olduğu Ptolemaios tarafından belirtilmektedir.

1830 (Hicri 1245-46) tarihlerine rastlayan nüfus kayıtlarına göre bu günkü Tosya kazası hudutları dahilinde Tosya'nın dışında Saz ve Üğüz (Oğuz) olmak üzere iki kazaya daha bulunmaktadır.  Tosya Kastamonu vilayetine bağlı 30 mahalle 41 köy, Saz kazası Çorum vilayetine bağlı Çakal, Karmış, Akseki, Kuşçular, Dereseki, Çaybaşı, Sazdağı, Dedem, Sofular, Çeltikçi köyleri ile Saz kazasında göçebe Avşar aşiretini ihtiva etmektedir.  Üğüz (Oğuz) kazası ise Üğüz, Arak, Pelitçik, Kışla (Pelitçik köyüne bağlı), Bademce, Karaköy, Ortalıca ve Çevlik köylerinden oluşmaktadır. 

Saz kazası 1830 ile 1880 yılları arasında Tosya'ya, Üğüz kazasının bazı köyleri Tosya'ya bazıları da Kargı'ya bağlanmıştır. 1880 tarihli nüfus kayıtlarında Tosya 16 mahalle ve 41 köyden oluşmaktadır. Kayıtlara göre bazı mahalle ve köyler diğer komşu mahalle ve köylerle birleşmiştir. 1904 (Hicri 1320-21) yılından sonra Yerkuyu köyü Ilgaz'a, Arak, Beygircioğlu ve Üğüz köyleri Kargı'ya bağlanmış, Musa ve Keçeli köyleri Taşköprü'den, Gövrecik ve Bürnük köyleri Kastamonu'dan Tosya'ya geçmiş bazı mahalleleri de müstakil köy olmuştur. Ortalıca ve Karaköy 1935 yılında Kargı'ya, 1948 yılında da Kargı'dan tekrar Tosya'ya bağlanmıştır. Bugünkü durumda Tosya ilçesi 23 mahalle ve 53 köyden ibarettir.

GASKALAR ÇAĞI

Prehistorik çağlardan sonra havalinin bilinen en eski sakinleri Sümerlerin bir kolu olan GASKALAR (Gaska Türkleri) dır. Bunlar hakkındaki sınırlı bilgiyi Hitit yazılı tabletlerinden öğreniyoruz. Gaskalar devamlı olarak, Mısırlılar, Suriyeliler ve Kaldelilerle siyasi, ticari ve kültürel münasebetlerde bulunmuşlar; Hititlerle de bazen savaşmışlar bazen de dostça geçinmişlerdir. Yine bu belgelerden öğrendiğimize göre Gaskalar sert karakterli ve cengâver kişiler olarak gösterilmektedir. Gaskaların bölgede kurmuş olduğu şehirler Duddusgas, Halilas, Durmita, Ushupitta, Tibija, İstihara ve Tumanna'dır ki; burası 1932 senesinde Eugene Cavaicnac'ın "Carte Du mode Hitite" "Hitit Dünyasının Haritası" adlı eserinde Kastamonu olarak gösterilmiştir.

HİTİT HÂKİMİYETİ

GASKALARLA Hititler arasında yapılan savaşlar bir kaç bölüm arz etmektedir. Hitit Kralı Tuthalyas ve Suppililuma IV. M. Ö. 1400-1390 yılları arasında Gaslarla iki safha içeren savaş yapmışlardır. yine M. Ö. 1349-1329 yılları arasında Hitit kralı Mursil II. zamanında Gaslarla dört safhalı savaşa tutuşmuşlar; sonucunda 1329'da hâkimiyet Hitit idaresine geçmiştir. yerli halk Filistin ve esir pazarlarına sürülmüştür. Fakat bir müddet sonra Avrupa içlerinden kopup gelen deniz kavimlerinin bir kolu olan Friglerin akınlarına fazla dayanamayıp M. Ö. 1200 yıllarında bu göçler neticesinde yıkılmışlardır.

FRİG HÂKİMİYETİ

Frig olarak gösterilen ve bölgesel ismi Paflagonyalılar diye bilinen bu halkın menşei hakkında pek çok tarihçi çeşitli fikirler ileri sürmüşlerdi. Trakya'dan Anadolu'ya bir sel gibi ilerleyen Deniz kavimlerinin bir kolu olan Friglerin bir bölümü kabul etmek tarihi gelişime uygundur. M. Ö. IX. asırda yaşadığı bilinen Yunan Şairi Homeros'un İlliada'sında M. Ö. 1180 yıllarında olduğu ileri sürülen Truva savaşında Truvalıların yanında savaşanlar arasında ".... Enetlerin ve Paflagonyalıların başında korkusuz yürekli bir kahraman Pylaimenesin de " bulunduğu kaydedilmektedir. Daha sonra M. Ö. VI. yy.'da yaşayan Hekatios ve M. Ö. II. yy'da yaşamış Skymon, Paflagonyalıların VI. yy. dan daha önce Anadolu'nun kuzeyindeki dağlık bölgede yaşadıklarından bahsetmektedir. Tosya da bu bölgenin iskan edilmiş merkezleri arasındadır.

KİMMER İSTİLASI

Bir müddet Friglerin idaresi altında yaşayan Paflagonyalılar M. Ö. VII. yy. başlarında Kimmerlerin Frigleri bu bölgeden çıkarmaları üzerine Kimmerlerin hâkimiyeti altına girmişlerdir.

LİDYA İSTİLASI

Gigesin idaresi altındaki ordu Kimmerleri bu bölgeden attı. fakat Toktamış adlı bir kahraman etrafında toplanan Kimmerler Giges'e karşı bir kaç sefere giriştiler. Sardes ve Efesos'a girdiler. Giges öldürüldü. (M. Ö. 652) Fakat kısa bir zaman sonra Asurlular tarafından Toktamış da öldürüldü. (M. Ö. 650) Böylece bölgedeki Kimmer hâkimiyetine son verilmiş oldu. Daha sonra Anadolu'nun büyük bir kısmına hâkim olan Lidya kralı Krezüs Paflagonya'yı dolayısı ile Kastamonu ve çevresini idaresi altına aldı. (M. Ö. 564-561)

İRAN HÂKİMİYETİ

M. Ö. 547 yılında Kurus idaresindeki Pers ordusuna yenilen Krezüs'ün toprakları bu arada Kastamonu ve çevresi Perslerin idaresi altına girdi. Paflagonyalılar, Perslere bağlı olarak kendi hallerinde yaşamışlardır.

YUNAN HÂKİMİYETİ

Anadolu'da Pers hâkimiyetine son veren Büyük İskender M. Ö. 332 yılında Ankara yakınlarından geçerken Paflagonyalılar bir elçi ile kendisine tabi olduklarını bildirmişler, bunun üzerine İskender bu bölgeye gelmemiş ve idarede Frikya Satrapi Kolos'a verilmiştir. İskender'in ölümünden sonra kumandanları arasında pay edilemeyen bu bölge M. Ö. 301'de Antigonos'un Seleykos tarafından ortadan kaldırılmasından sonra kısa bir müddet bağımsız bir devlet halini almıştır.

PONTUS HÂKİMİYETİ

Kastamonu ve çevresinde Paflagonya'nın diğer kentlerinde olduğu gibi bağımsız yönetim pek fazla uzun sürmedi. M. Ö. 279 yılında Pontus kralı Ariobazanes tarafından pay edilemeyen bir bölge halini aldı. Galatya kumandanı Mansias tarafından bölgenin güney tarafları yani Kastamonu ve havalisi işgal edildi. (M. Ö. 183) Fakat M. Ö. 120'de Pontuslular, Galatya hâkimiyetine son verdiler. M. Ö 104'te Pontus kralı Mithridatis ile Bitinya kralı III. Nikomedes bu bölgeyi pay ettiler. 

ROMA HÂKİMİYETİ

Mithridatis'in M. Ö. 88-82 yılları arasında ayaklanmasına karşılık (Çünkü M. Ö 133'te Bergama'nın Roma idaresini kesin olarak kabulü ile Anadolu'nun batı kesimi Roma'nın eyaleti haline gelmiştir.) Romalılar önce Sulla'yı gönderdi. Daha sonra ise Pontus kralı yenilgiye uğradı ve doğuya çekildi. M. Ö. 73-72 yılları arasında idare Roma'ya geçti. Daha sonra Anadolu'ya geçen Lukullüs komşu devletlerle yaptığı savaşları kazanarak sınırlarını genişletti. Lukullüs ve ordusunun senatoya itaatsizliği geri çağrılmasına sebep oldu ve bunun üzerine Konsüllükten yeni ayrılmış olan Pompeius gönderildi. Pompeius, Lukullüs'ün kazandığı zaferlerin semeresini aldı ve M. Ö. 64'te Samsun'da bir Meclis toplanıp müttefiklerine mükafat dağıttı. Paflagonya'nın batı kısımları Bitinya eyaletine, iç kısımları ise mahalli idarelere bırakıldı. bu arada yeniden kurulan Taşköprü Pompeipolis eyalet merkezi yapıldı. Kastamonu'nun bu zamanda küçük bir köy haline mi dönüştüğü, şehir olarak mı kaldığı, yoksa hayatı inkıtaa mı uğradığı kesin olarak bilinmemektedir.

BİZANS DEVRİ

Sekiz asır gibi uzun bir devri Bizans idaresi altında sürdüren Kastamonu ve çevresi bu zaman zarfında kısa fasılalarla Türk, İran ve Arap ordularının hakimiyetine girmiştir. Hazar hükümdarı Salip Han, 609 yılında İran hükümdarı Hüsrev Perviz'in idaresi altındaki ordu ve 715 yılında Arap kumandanlarından Muhammed İbn-i Hakem tarafından istilaya maruz kalmıştır. Ancak 922 tarihinden itibaren Bizans İmparatorluğunun bir eyaleti olarak devam etmiştir.

DANİŞMENTLİLER

Alpaslan'ın kumandanlarından Ahmet Gazi'nin oğlu Melik Gazi Gümüş Tekin Çankırı ve Merzifon'u Bizanslılardan aldıktan biraz sonra Haçlıların Melik Gazi idaresindeki bir şehri iki defa muhasara etmeleri üzerine Kontrat kumandasındaki orduyu mağlup etmiştir. Her şeye rağmen Anadolu ortalarına ilerleyen Haçlılar Gümüş Tekin'i korkutur. Bunun üzerine Selçuklu Hükümdarı Kılıç Aslan'dan yardım ister. Haçlılar, Sivas ile Amasya arasında mağlup edilirler. Bundan sonra Rumlar Sinop'a çekilirler ki, bu sıralarda Kastamonu'nun henüz Danişmentlerin eline geçmemiştir. Yalnız kesin olan bir şey varsa o da Kastamonu ve çevresinin Danişment Ahmet Gazi'nin oğlu Gümüş Tekin devrinde Danişmentlerin eline geçtiğidir. (1105) Bizanslılar Kastamonu'yu çeyrek asır yönetmişlerdir. Bir yıl sonra Gümüş Gazi Bizanslıları tekrar buradan göndermeyi başarmıştır. Bize Danişmentlerin Kastamonu'da yaşadıklarını gösterecek en önemli delil Araç ve Daday'da bulunan Ali Danişment türbeleridir. Ali Danişment ismine sülalede rastlanmamasına rağmen, aynı devirde yaşamış başka bir şahsın adına izafeten yapılmış olsa gerektir. Belki de Kastamonu ve çevresi sınır şehri olduğundan gereken ilgiyi görememiştir. 100 yıla yakın bir zaman Danişment yönetiminde kalan Kastamonu ve çevresi 15 yıl sürecek olan Bizans idaresine geçmiştir.

ÇOBANLAR DEVRİ

Selçuklu kumandanlarından Hüsamettin Çoban, hakanı Alaattin Keykubat tarafından Kastamonu bölgesini zapta memur edilmiş ve çeşitli zorluk ve mücadelelerden sonra 1213 yılında bu görevi ancak gerçekleştirebilmiştir. Bu sıralarda Sinop ve çevresi diğer Selçuklu beyleri tarafından zapt edilmiştir. Bir müddet sonra Sinop ve Kastamonu beyleri arasında şiddetli geçimsizlik baş göstermiş; bunun üzerine Moğollar tarafından bölgenin ikinci kez zaptına memur edilmiş Yaman Çandar kumandasındaki bir ordu Kastamonu'ya girerek Kastamonu Beyi Muzafferuttin Yavlak Aslan'ın birliği bozguna uğratılmış ve başı da kesilmiştir. 1292 yılında Muzafferuttin Yavlak Aslan'ın oğlu Mahmut Bey babasının intikamını almak için mücadeleye girişti. Sonunda başarılı olarak Yaman Çandar'ı buradan batıya sürmüştür. Bunun üzerine Şemsettin Çandar, Eflani'yi merkez yaparak tekrar Kastamonu üzerine yürümek için hazırlığa başlamışssa da ömrü vefa etmeden ölmüştür. Yerine geçen Süleyman Paşa 1309'da Kastamonu'ya hareketle Mehmet Bey'in ordusunu mağlup ederek selefinin intikamını almıştır. 96 yıl süren bu hâkimiyet sırasında bölgede pek çok imar faaliyetinde bulunmuş, Çobanlar hâkimiyetine son verilmiştir.

CANDAROĞLULLARI HÂKİMİYETİ (1292-1460)

1309 yılında Şemsettin Yaman Çandar'ın yerine geçen oğlu Süleyman Paşa Pervanelerin son hükümdarı Gazi Çelebi'yi mağlup ederek Sinop ve havalisini idaresi altına almıştır. Süleyman Paşa zamanında Kastamonu ve çevresini devrinin kültür ve bilim merkezi haline getirmiş; alimler ziyaretgahı haline gelen Kastamonu Hazret-i Mevlana'nın torunlarından Arif Çelebi ile birlikte pek çok yabancı alimin uğrak yeri olmuş, kendi bünyesinden çıkarmış olduğu Müfessir Alâeddin devrinin en büyük alimleri arasına girerek bu büyük kumandandan destek görmüştür. Süleyman Paşa'nın ölümü üzerine bir takım kardeş kavgaları ve iç karışıklıklar baş göstermiştir. Bir aralık Kötürüm Beyazıt Sinop'ta, oğlu II. Süleyman Paşa ise Kastamonu'da bağımsız birer beylik kurmuşlardır. Kötürüm Beyazıt Sinop'ta 1385'te ölünce yerine oğlu İsfendiyar Bey geçmiştir. Bu zamanda II. Süleyman Paşa, Osmanlılar aleyhine Sivas beyliğiyle gizli antlaşmalar yaptığından Yıldırım Beyazıt Kastamonu'ya gelerek II. Süleyman Paşa'nın beyliğine son vermiştir. Bu sırada Sinop'ta bulunan İsfendiyar Bey, Yıldırım Beyazıt'ın Kastamonu'yu alması üzerine aynı akıbetin kendi başına da geleceğini düşünmüş ve korkmuştur. Timur-Yıldırım Beyazıt ilişkilerini takip ederek Ankara Savaşı'nda Beyazıt'a karşı Timur saflarında savaşmış ve belki de Timur'un galip gelmesine sebep olmuştur. Savaşta Timur'un galip gelmesi üzerine İsfendiyar Bey'e Timur tarafından hüsnü kabul gösterilerek iltifatta bulunulmuş, yardımlarından dolayı da kendisine Kalecik, Tosya, Çankırı, Safranbolu, Samsun ve Bafra'nın idaresi verilmiştir. 1439 tarihinde İsfendiyar Bey'in ölümü üzerine yerine İbrahim Bey, bir müddet sonra da İsmail Bey geçmiştir. İsmail Bey iyi terbiye almış, faziletli, kültürlü ve olgun bir insandı. Zamanında Kastamonu bir ilim merkezi haline gelmiştir. Komşu memleketler ve uzak diyarlardan birçok alim davet edilmiş, yeni eserler kaleme alınarak bunlar Türkçeye tercüme ettirilmiş ve halkın istifadesine sunulmuştur. Bu devirde kültür, sanat ve ekonomi en parlak seviyesine ulaşmış, Sinop'ta savaş gemileri inşa edilmiş, askerlik işleri nizami kurallar içinde yürütülmeye başlanmış ve hatta Küre bakırları en verimli üretim devresine bu zamanda ulaşmıştır. Bu sıralarda Fatih İstanbul'u fethetmiş ve Anadolu Birliğini temin etmek gayesiyle yüzünü Anadolu'ya çevirmiştir. 1460 yıllarında Kastamonu üzerine yürüdü. Bu durumdan daha önce haberdar olan İsmail Bey Sinop'a çekildi. Fatih hiç bir dirençle karşılaşmadan Kastamonu'yu aldı. Birliği sağlamak ve galibiyeti perçinlemek için İsmail Bey'in arkasından Sinop'a kadar ilerledi. İsmail Bey, Fatih'e karşı koyabilecek ordusu olmasına rağmen kardeş kanı dökülmemesi için mukavemet göstermedi. İsmail Bey'in bu anlayışlı ve fevkalade davranışından dolayı Fatih kendisine Yenişehir, İnegöl ve Yarhisar tımar olarak vermiş ve bir süre sonra Filibe'ye göndermiştir. İsmail 1479'da vefat etmiştir.

OSMANLI DEVLETİ İDARESİ (1460-1923)

1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Candaroğulları Beyliğine son verilmiş, Kastamonu ve çevresi Osmanlı Devletine bağlı sancak haline getirilmiştir. İlk sancak beyi İsmail Bey'in kardeşi Kızıl Ahmet Bey iki sene bu görevde kaldıktan sonra Fatih Sultan Mehmet'in 9 yaşındaki oğlu Cem Sultan burada altı yıl sancak beyliği görevinde bulunmuştur. 460 yıl Osmanlı Devleti hâkimiyetinde kalan Kastamonu ve çevresi bu sürede istilaya maruz kalmamış ve herhangi bir savaşa da sahne olmamıştır. 4.5 asrı geçen zaman zarfında kâh gelişmeler kaydetmiş, kâh durgunlukla yaşamış, bunların yanında pek çok imar faaliyetinde bulunulmuştur. Kastamonu eyalet haline getirildikten sonra Çankırı, Sinop ve Bolu sancağı buraya bağlanmıştır. Kısa bir dönem Kocaeli sancağı da Kastamonu'ya bağlanmış ve bundan dolayı Kastamonu' Eyaleti'nin sınırları Üsküdar'a dayanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Kastamonu vilayeti merkezle birlikte Sinop, Çankırı , Bolu ve Zonguldak mutasarrıflıklarından oluşuyordu.

MİLLİ MÜCADELE İÇİNDE TOSYA

İstiklal Harbi'nden evvel 1919 Ağustos ortalarında Kastamonu vilayeti Kuva-yı Milliye ile birleşmiş ve çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Milli Mücadele döneminde düşmandan en masûn bölge olduğu gibi Milli Mücadeleyi Ankara ve çevrelerini çeşitli yönlerden besleyen bir can damarı durumunda idi. Kuva-yı Milliyeye katılmak üzere çeşitli yerlerden gelen subaylar Ankara'ya İnebolu-Kastamonu güzergahından gitmişlerdir. Yiyecek, giyecek, cephane, para ve silah gibi yardımlar da aynı yoldan ulaştırılmıştır. Bölünmez bir bütün olan vatanımızın bu güzel köşesinde, milletimizin varını-yoğunu ortaya koyarak girdiği bu topyekûn mücadelede, bir tek aile ocağı gösterilemez ki, dedeleri şehitlik ve gazilik mertebesine ulaşmamış olsun. Bütün vatan sathında olduğu gibi yurdumuzun bu köşesinde de yaşayan insanlarımız, gerek Birinci Dünya Savaşında özellikle Çanakkale'de gerekse Milli Mücadele yıllarında üzerlerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirmişlerdir. 

Kastamonu ve Tosya hiç işgal yüzü görmemiştir. Eli silah tutanlar vatan müdafaasına koşarken, geriye kalan halk çoğunluğu kadın, çocuk, ihtiyar ve sakat olmak üzere silah ve mühimmat taşımışlardır. Evlatları, eşleri, babaları cephelerde savaşırken geride kalanlar da yaşlısıyla, kadınıyla, çocuğuyla birlikte cepheye silah ve mühimmat sevkiyatında bulunmuşlardır.

Kara Vasıf Bey tarafından kurulmuş olan Gizli Karakol Cemiyeti istihbarat ve propaganda ile Milli Mücadeleye yardımcı olmaya çalışmıştır. Ayrıca adam kaçırma, silah, cephane ve mühimmat gibi malzemeleri Anadolu'ya nakletmek hususunda çok önemli faaliyetleri vardır. Bu hususta Erkan-ı Harbiye Binbaşısı Naim Cevat Bey'in vatanperver yardımları, ayrıca hamallar, arabacılar, memurlar ve polisin fedakar gayretleri sayesinde İngilizlerin kontrolü altında bulunan pek çok ambar ve depolardan geceleri aşırılmak üzere muhtelif tarihlerde 56.000 mekanizma, 320 makineli, 1.500 tüfek, bir batarya top, 200 sandık mermi, 10.000 takım giyecek elbise ve çamaşır, 10.000 adet nal ve mıh, 15.000 matara, 100 ton çeşitli askeri malzeme ve eşya İstanbul'dan Anadolu'ya kaçırılmıştır. Teşkilat yine İstanbul'dan Samsun'a yapılan muhtelif seferlerde pek çok mühimmat ve eşyayı İnebolu'dan Anadolu'ya kaçırabilmiştir. bu dönemde Anadolu'yu besleyen söz konusu yol İnebolu-Kastamonu ve Tosya üzerinde Ankara'ya uzanmaktadır.

Milli Mücadele yıllarında Tosya'da 200 katırıyla Ekmekçi Ahmet Ağa, 150 katırıyla, Cezarın Köymen Ali, 50 katırıyla Gemacıoğlu İsmail Çavuş sadece bir kaçı olmak üzere köyünden-şehrinden yüzlerce Tosyalı, İnebolu'dan Haymana Ovası'na kervanlar halinde gece-gündüz demeden cephane taşımışlardır. Kastamonu ve havalisinde ilk Kuva-yı Milliye ihtiyat zabitlerinden Emin Bey'in (Ağır Ceza Reisi Emin Tatlı) gayretleri çok büyük olmuştur. İnebolu'dan başlayarak teşkilat ve İnebolu kayıkçıları cephelerdeki silah ihtiyacı karşısında çok duyarlı davranmışlardır. Mütarekeden sonra silahları teslim almak için gelen İngiliz subaylarına, ileriyi gören şube reisleri sakat ve eski tüfekleri vermişlerdir. Saklanan iyi silahlar ilk hamlede mahallelerin ihtiyacında kullanılmış veya kaçakçı haydutlardan alınan silahlarla birleştirilerek Milli Mücadele Vekaleti emrine gönderilmiş fakat vekaletçe silaha olan ihtiyacın arkası kesilmemiştir. Trabzon'dan nakliye işleri vapurlarla başlayınca İnebolu iskelesi, Ankara'nın en yakın yolu ve en önemli ikmal üssü haline geldiğinden Ağustos 1920'de Yükleme ve Boşaltma Kumandanlığı kurulmuştur. Halil Ağa'nın oğlu Yüzbaşı Mehmet Ali Bey kumandan tayin edilmiş ve Umur-ı Bahriye Müdürlüğü emrine verilmiştir. Bununla beraber Sinop ve Zonguldak'ta da birer mevki kumandanlığı kurulmuştur. Önceleri İstanbul'dan tüccar eşyası olarak ambalajlı gelen tek tük muhabere ve sağlık araçları daha ziyada İstanbul piyasalarından alınarak İnebolu'ya gelen elbise, kaput, ayakkabı, deri gibi orduya yarayacak eşyalardan Ruslarla Nisan 1920 antlaşmasından sonra 1920 yılı boyunca Doğu Karadeniz'den gelmeye başlayan savaş araçlarından çoğu bu esliha komisyonuna gelir, eşya ise ambarlara, cephane ise şube depolarına gönderilirdi. Gizli Felah grubu da Gizli Karakol Cemiyeti gibi haber alma, adam kaçırma, kaçırılan silahların Anadolu'ya getirilmesi gibi görevleri başarı ile yapmışlardır. Gizli Felah ve Karakol Cemiyetinden ayrı olarak Milli Mücadele Grubu da mevcut olup bu cemiyet istihbarat, silah ve adam kaçırma faaliyetini başarı ile yürütmüştür. Silah kaçırma ve istihbarat yönünde kuvvetli bir teşkilata sahip olan cemiyet Milli Mücadeleye ve milli teşekküllere pek çok faydası olmuştur. İnebolu-Ankara arasında yeniden hanların imarına ve kahvehaneler açılmaya başlanmıştır. 1921-22 yılları İnebolu - Ankara yolundaki taşımaların arttığı yolları tıkayacak bir hale geldiği, kış aylarında bu hanlar birer kervansaray halini almış, iptidai şartlara rağmen insan ve hayvan hayatını kurtarmışlardır. 

Milli Mücadelede Ankara'nın ve cephenin kan damarı vazifesini gören İnebolu-Tosya-Ankara şubesinde dizili hanlar ve otellerde güvenliği sağlayan Jandarma karakolları mevcuttu. Sakarya Savaşında Kastamonu ve havalisi kadınları da vatan hizmetine koşmuşlardır. Köylü kadınlar kağnıları ile silah, kundakları ile erzak, sırtları ile beşiklerini ve hasır içinde sarılmış top gülleleri taşır. Ilgaz dağlarını aşırırken şehir kadınları elleriyle kazak, çorap örerek hizmet ettiler. Köy kadınları asker kaçaklarına yiyecek vermediler. Bir casus yakalar gibi karakollarına teslim ettiler. Kızılay'ın yaptığı toplantılarında komisyon huzurunda bağış yapılırken, bir çoklarının derin duygulara kapılarak kulaklarındaki küpeleri, boyunlarındaki altınları, kıstıları ve gümüş saatlerini adını - sanını söylemeden bağış masasına bıraktıkları görüldü. Tosya Latife Hanım'ın gömleklerini, Kastamonulu Hatice Hanım'ın gelinlik elbiselerini ve takılarını evlenmeden bir gün önce bağışlamaları fedakarlık örneklerinden bir kaç tanesidir. Bunlar gibi daha niceleri vardır. Aşağıdaki dilekçe metni ise Tosyalı kadınların vatan ve namus müdafaası uğrundaki kararlı mücadelesini yansıtması bakımından mühim bir örnektir. Bu dilekçe zamanın Kastamonu ve Çevresi Kolordu Komutanı Muhittin Paşa'ya verilmiştir. Dilekçe metni:

"Anayurdumuzu ve milli bağımsızlığımızı tümüyle yok etme hülyası ile hücum eden düşmanların namussuz ve çok kirli ayaklarını kutsal topraklarımız üzerinde görmek istemeyen cariyeniz, yurdun kurtuluşu uğrunda cephelerde kahramanca çarpışan erkek kardeşlerimizle birlikte bu kutsal yurt görevinde ben de bulunmak istiyorum. Fedai olarak cepheye gitmeye hazır olduğumdan dileğimin kabulünü ve izinlerinizi rica ederim."

Tosya İlyasbey Mahallesinden Karaahmetoğlu Mustafa kerimesi LATİFE

Milli Mücadelede Tosya binlerce gazi ve tespit edilebilen 400 civarında şehit vermiştir. Burada bir hususu da belirtmek gerekir. Şehit sayısı belki de bu rakamı üç-beşe katlayabilir. Çünkü asker cephede yarayı almış, seyyar hastanelerde vefat etmiştir. Bundan dolayı kayıp ve şehadet kayıtları yukarıdaki rakama dahil edilmemiştir. Türk Milleti'nin sıkılmış bir yumruk gibi düşmanın karşısına dikildiği bu topyekûn mücadele, kanlarıyla kutsal vatan toprağını sulayan şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle yad ediyor ve diyoruz ki, sizler üzerinize düşen vazifeyi hakkıyla yaptınız, rahat uyunuz.

Delidevrez Çayı Mutlaka Islah Edilmelidir.

“Tosya”nın bir ihtiyacı “Delidevrez” Çayı Mutlaka Islah Edilmelidir. Tosya (Hususi) – Tosya’nın en hayati, fakat çok müşkül; en kazançlı...